Tosiç "G.Birliği taraftarı beni çok etkiledi"

Site İçi Arama


TOSİÇ "G.BİRLİĞİ TARAFTARI BENİ ÇOK ETKİLEDİ"

Tosiç "G.Birliği taraftarı beni çok etkiledi"

Gençlerbirliği'nin bu sezon başında Kızılyıldız'dan transfer ettiği ve hücuma verdiği katkı ve asistleriyle dikkatleri üzerine çeken sol bek oyuncusu Dusko Tosic'le keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

4368 Okunma

Gençlerbirliği'nin bu sezon başında Kızılyıldız'dan transfer ettiği ve hücuma verdiği katkı ve asistleriyle dikkatleri üzerine çeken sol bek oyuncusu Dusko Tosic'le keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Sırp futbolcu, futbolculuk kariyerinden Gençlerbirlği'ne geliş hikayesine, Türkiye'deki futbol ortamından Gençlerbirliği taraftarlarına dek birçok konuda açıklamalarda bulundu.

“SIRBİSTAN'IN EN İYİ U21 TAKIMINDAYDIM!”

Futbola başlama hikayen nedir?

1985 yılında Sırbistan'ın doğusundaki Zrenjanin şehrinde doğdum. Futbola da bu şehirde başladım. Coğrafi konumundan ötürü savaşın çok fazla etkilemediği bir şehirdi. Çok eski bir geçmişe sahip büyük bir takım olan FK Proleter Zrenjanin'de futbol oynamaya başladım ve 2001'e kadar da Proleter'de oynamaya devam ettim. O sene ise ilk transferimi gerçekleştirdim ve OFK Belgrad takımına geçtim.

Belgrad'daki performansın nasıldı?

Orada 4 yıl oynadım. Çok iyi bir takımımız vardı. Şimdi Chelsea'de oynayan Branislav Ivanovic, Hamburg'da oynayan Slobodan Rajković, Lille'de oynayan Marko Baša, Manchester City'de oynayan Kolarov. Çok iyi bir takımdık. Sonra Fransa'ya Sochaux'ya transfer oldum. Bu yurt dışındaki ilk tecrübemdi. Orada 1,5 yıl futbol oynadım. 2007'de finalde Marsilya ile oynayıp Fransa Kupası'nı kazandık. Ardından Werder Bremen'e transfer oldum. 

2007'nin yaz aylarında başarılı bir milli takım maceran olmuştu

Evet 2007 yazında Sırbistan U21 takımı ile birlikte Avrupa Şampiyonası'na katıldık ve finalde Hollanda'ya kaybederek 2. olduk. Finalde iki tane kırmızı kart gördük. Sırbistan tarihinin en iyi U21 takımlarından biriydi. O takımdan Krasic gibi en az 10 futbolcu A Milli takım kadrosunda yer buldu. 

“THOMAS SCHAAF İLE SORUNLAR YAŞADIM!”

Bremen'deki performansın nasıldı? İlk sezonunda çok başarılıydın fakat ardından bir düşüş başladı. Bunu neye bağlıyorsun?

İlk yıl her şey çok güzeldi. Çok başarılı maçlar oynadık. Şampiyonlar Ligi'nde Real Madrid'le oynamıştık. Fakat bu sezonun sonunda Sırbistan Milli Takımı  Çin'de yapılan 2008 olimpiyatlarına katılacaktı ve ben de o takıma davet edildim. Ben bu isteğimi dile getirince, Bremen'in hocası Thomas Schaaf ile sorunlar yaşadık. O, olimpiyatlara gitmeyip takımla birlikte kalmamı istedi. Bir önceki sezon çok iyi oynamıştım ve Bundesliga'yı 2. sırada tamamlamıştık. Hoca da ligin başında benim takımda olmamı istiyordu. Olimpiyatların Ağustos ayında düzenleniyor olması benim için şanssızlıktı. Fakat her futbolcu gibi ben de kendi ülkemin milli takımında forma giymek istiyordum ve bu benim önceliğimdi. Sırbistan Futbol Federasyonu da davet edilen tüm futbolcuların takıma katılmasını istiyordu. Olimpiyat oyunlarında çok başarılı olamadık ve turnuvayı erken noktaladık. Ama geri döndüğümde, Thomas Schaaf sahada bana ihtiyaç duysa da oynatmadı. O sezon çok az maçta forma şansı buldum ve neredeyse tüm sezonu sadece antrenman yaparak geçirdim. Bremen'deki ilk yılım kariyerimin en iyi sezonuydu ama ikinci sezon benim için çok kötü geçti. Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda UEFA Kupası finalinde Werder Bremen-Shalke maçında da yedek kulübesindeydim.  O takımda Mesut ile birlikte oynama şansı da yakaladım. Frings, Diego, Almeida, Mertesacker gibi çok kaliteli oyuncularımız vardı. 

İngiltere'deki kısa kariyerin hakkında neler söylemek istersin?

Queens Park Rangers'ta geçirdiğim iki-üç ay benim kariyerimde yeni bir sıçrama noktası oldu. Çok iyi maçlar çıkardım orada. Fakat çeşitli sebeplerden dolayı orada kalmadım. Bir sonraki sezon QPR Premier Lig'e yükseldi. QPR'da kalmamak benim hatamdı. Köklü bir geçmişe sahip büyük bir kulüptü. Şimdi ligde son sıralardalar ama eminim ki ilerleyen haftalarda yükselecekler. Şimdi geriye bakınca orada kalmamakla büyük hata yaptığımı kabul ediyorum. 

“KIZILYILDIZ'DA OYNAMAK BENİM HAYALİMDİ!”

Ardından Kızılyıldız günleri geldi.

Evet. 2010 yazında Kızılyıldız ile anlaştım. Ben bir Kızılyıldız taraftarıyım ve orada oynamak benim en büyük hayalimdi. Radosav (Petrovic) için Partizan'da oynamak neyse benim için de Kızılyıldız öyleydi. Tıpkı Sırbistan'daki tüm çocuklar gibi. Radosav ile ezeli rakiplerin taraftarlarıyız ama Ankara'da çok iyi iki arkadaşız. 

Avrupa'nın büyük liglerinde forma giydin. Türkiye Ligi ile karşılaştırma şansın oldu mu?

Burada henüz 4-5 aydır futbol oynuyorum. Daha karşılaştırma yapacak kadar bilgi sahibi değilim. Ama şunu söyleyebilirim ki bence çok büyük bir fark yok. Buradaki kulüpler de çok iyi oyuncularla anlaşıyorlar. Türkiye Euro 2020'yi düzenlemek istiyor. Bunlar hep olumlu işaretler. Bu şekilde ilerlerse en sert liglerden biri olabilir. Fakat şunu da unutmamak lazım. Avrupa'da tüm stadyumlar neredeyse muhteşem. Fakat buradaki stadyumların birçoğu çok eski. Eğer böylesine büyük organizasyonlara ev sahipliği yapmak istiyorsanız yeni stadyumlar inşa etmek zorundasınız. 

“GENÇLERBİRLİĞİ BENİM İÇİN ÇOK DOĞRU BİR ADIM!”

Peki ya Gençlerbirliği'ne gelme hikayen nasıldı?

Bremen'de ve İngiltere'de oynarken İstanbul takımları talip olmuştu bana. Fakat sözleşmem devam ettiği için o zaman Türkiye'ye gelememiştim. Kızılyıldız'da oynarken ise geçen sezon Antalyaspor ve Trabzonspor'un benimle ilgilendiğini duymuştum. Bu sezon başında ise Gençlerbirliği ile görüştüm ve şartlarda anlaşıp Ankara'ya geldim. 

Buraya gelmendeki faktörler nelerdi?

Türkiye Ligi'nde ve Gençlerbirliği'nde oynamış birçok arkadaşım vardı. Jurica Vranjes, Nikola Petkovic, Sasa İlic gibi. Hepsi Türkiye Ligi'nin her geçen gün daha iyiye gittiğini söylediler. Belki Türkiye'nin en büyük kulübü değil ama, Gençlerbirliği hem organizasyonuyla hem de arkadaşlık ilişkileriyle beni çok etkiledi. Tüm oyuncuların ilerleme sağlayabileceği bir ortam var burada. Bu nedenle kariyerim için doğru bir adım olduğunu düşünerek Gençlerbirliği'ne geldim. 

Sezon başında oynadığınız sistemle şimdiki oyun sisteminiz arasında bir fark var. Hangisinde kendini daha iyi hissediyordun?

Sezon başında 4-4-2 oynuyorduk. Sonrasında ise 4-2-3-1'e döndük. 4-2-3-1 benim için daha iyi çünkü  bu sistemde hücuma daha iyi çıkabiliyorum. Zaten bu da benim en büyük silahım. 90 dakika boyunca ileriye gidip geri dönecek enerjiyi kendimde buluyorum. Orta sahada 3 futbolcumuz olunca, bunlardan birisi benim boşalttığım alanı doldurabiliyor. Avrupa'nın en büyük takımlarında da bu böyle. Bek oyuncuları sürekli olarak hücuma destek veriyorlar. 

“HÜCUMA KATILMAYI SEVİYORUM”

Önünde önceleri Jimmy oynadı, son zamanlarda ise Zec oynuyor. Senin oyununu nasıl etkiliyorlar?

Herkesin farklı özellikleri var. Ermin sağ ayaklı ama solda oynuyor, Jimmy ise sol ayaklı  ve solda oynuyor. Bu nedenle farklı özelliklere sahipler. İkisiyle de iyi anlaştığımızı söyleyebilirim.

Bir bek oyuncususun ama hücumu savunmadan daha çok seviyor gibi gözüküyorsun sahada. 

Evet. Aslında bu bir alışkanlık. Kızılyıldız'da Prosinecki'nin teknik direktör olduğu dönem bir süre stoper olarak oynadım. Ama o dönem dışında hep sol bek olarak oynadım ve teknik direktörlerimiz hep hücuma çıkmamızı istiyordu. Bunu yapabilecek enerjim ve gücümün de olduğunu düşünüyorum. 

Prosinecki'den söz açılmışken... Kendisi Kayseri'ye gelmeden önce senden bilgi aldı mı?

Evet konuştum. Hem eski hocam hem de iyi bir arkadaşım. Bana lig ve kulüpler hakkında sorular sordu. Kayserispor ligde bizi takip ediyor. Bu nedenle rakipler hakkında bilgi aldı benden. 

Kariyerine baktığımızda kırmızı kartlarla ilgili ilginç bir istatistik var.

Evet. Profesyonel kariyerimde sadece 1 kez kırmızı kart gördüm. Olimpiyat Oyunları'nda Arjantin'e karşı görmüştüm o kartı da. Bu bir defans oyuncusu için ilginç bir istatistik. Sanırım ben sürekli ileriye çıktığım için, benim yerimi doldurmak zorunda kalan arkadaşlarım kırmızı kartları da benim yerime görüyorlar. 

“GENÇLERBİRLİĞİ TARAFTARI BENİ ÇOK ETKİLEDİ”

Gençlerbirliği taraftarları  hakkında ne düşünüyorsun? Son zamanlarda taraftarın en favori oyuncusu olmayı başardın.

İlk zamanlarda taraftarlar hakkında çok fazla şey bilmiyordum. Zamanla maçlara çıkmaya başladıkça, onların çok iyi ve takımlarına çok bağlı olduklarını gördüm. Kazanıp kaybetmemiz önemli değil. Eskişehir deplasmanında da gördük, en son Elazığspor maçında da. Onlar sürekli takımın peşindeler ve yenilsek bile bizleri mücadelemizden dolayı kutluyorlar. Onlar için daha iyi futbol oynayıp daha iyi skorlar almaya çalışıyoruz. Benim için yeni olan bir şeyse oyuncuların tek tek tribünlere gidip onları alkışlaması. Bu gerçekten benim için değişik bir deneyim oluyor. Özellikle Elazığspor maçında tribünlerde kalabalığı görmek beni çok mutlu etti. Tribünlerde 10 binden fazla taraftarımız vardı. Kazanamadığımız için çok üzgünüm. Belki de kazansak, bir sonraki maçımızda Sivasspor'a karşı 15-20 bin taraftarımız olacaktı stadyumda. Ama yine de maçtan sonra hep birlikte bizi tribüne çağırdılar. Gerçekten etkileyiciydi.

Bu sezon için Gençlerbirliği'nin hedefi ne olmalı?

Sezon başında favori gösterilen takımlardan değildik belki ama sezon başlayınca çok iyi oynadık ve 3. sıraya kadar çıktık. Şimdi ise daha üst sıralarda yer alabilmek için elimizden geleni yapmalıyız. Takımın bu potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum.

Takımdaki diğer Yugoslav kökenli futbolcular hakkında ne düşünüyorsun?

Bu bizim için büyük bir avantaj. İdmanlardan sonra hep birlikteyiz ve bu takıma güzel bir atmosfer kazandırıyor. 

Teknik kadroda yer alan Fuat Çapa, Luc Nilis, Edward Sturring gibi isimler hakkıdna ne düşünüyorsun?

Hepsi önemli geçmişe sahip isimler. Örneğin Luc Nilis PSV'de oynadı. Onlardan çok fazla şey öğrenebiliriz. Hepsini tek tek saymak zor ama hepsi çok kaliteli isimler. 

Ailen burada yaşamıyor bildiğimiz kadarıyla. Aileni buraya getirmeyi planlıyor musun?

Çocuklarımın Sırbistan'da okulu devam ediyor. Bu nedenle ara ara gelebiliyorlar buraya. Kontratım 3 yıllık. Eğer uzun yıllar burada kalacak olursam elbette ailemi buraya getirmeyi düşünebilirim.

Peki ya Ankara'yı  nasıl buldun?

Bence çok güzel bir şehir. Birçok güzel restoran ve alışveriş merkezi var. Hava da çok güzel. Ankara'nın sürekli geliştiği herkes gibi ben de görebiliyorum.  Ama tabii bizim için Belgrad en güzel şehir. Kendi kültürümüzü ve alışkanlıklarımızı yaşamak için. Eminim ki sizler için de Ankara böyledir.

Çok teşekkür ederiz Dusko bize zaman ayırdığın için.

Ben teşekkür ederim.


  • KLASSPOR ÖZEL RÖPORTAJ - (ERDEM CEYDİLEK - ÖZHAN YÜKSEL - BÜLENT ATLAS)

Gençlerbirliği'nin yeni transferi antrenmana çıktı
Arif Ölmez'den flaş açıklama...
Trabzonspor'dan Gençlerbirliği'ne arka kapı oyunları!
6
Gençlerbirliği'nde futbolcular ayıp etti, başkan tepki gösterdi!
Gençlerbirliği rahatladı!
2
Gençlerbirliği, Bursa'dan puanı çıkardı!
Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.