Ankara ile Antalya ülke nüfusunun yoğun olarak yaşadığı iki büyük şehir. Her alanda İstanbul eksenli olan ülkenin başkenti Ankara siyasetin, Antalya ise turizmin lider kentleri.
Son 10 yılda korkunç bir büyümeyle Ankara baştan sona yenilendi. Eski göçün sembolü köy-kentlerin yerini yeni büyümenin modern yapıları aldı. Seksenlerin sonunda birkaç 5 yıldızlı tesise sahip olan Antalya şimdilerde dünyanın en iyi turizm tesislerine ve modern(!) ama şehre dokusal uyumu tartışılabilecek yeni mahallelere kavuştu. Her şeye rağmen bugün yüzde yüz Ankaralı ya da yüzde yüz Antalyalı tabir edebileceğimiz nüfus yok denecek kadar az.
Her büyük metropol gibi Ankara ile Antalya tipik Türkiye şehirleri. Sivaslı, Diyarbakırlı, Elazığlı, Balıkesirli, statlar dolusu Ankaralı, Antalyalı Anadolu insanına sahipler.
Peki bu sosyal değişim futbola nasıl yansıyor?
Cevabını biliyoruz. İstanbul'un 100 yıllarını devirmiş meşhurları memleket kökenli taraftar yaratmamıza pek imkan tanımıyor. Bu obeziteyi yaratan nedenleri tartıştık, tartışmaya devam edebiliriz ama bir pazar gününü, bir bayram sabahını bu derinlikte ölçmemek lazım. Yine de insan düşünmeden edemiyor. Bayram nedeniyle milyonlarca vatandaşımız memleketine, toprağına akın akın gidebiliyorsa, doyduğunuz yer mantığını doyduğunuz yer duygusallığı adım adım takip ediyorsa neden konu aşk mertebesinde bir tutku olan futbolda böyle değil!
Yarın Ankara'da Gençlerbirliği ile Antalyaspor oynuyor. İlk lig haftasının son gününde başkent günlük siyasi, sosyal trafiğin bayram tatili yapması nedeniyle futbol bayramını da kutluyor olacak? Soru işaretiyle biten cümlenin acaba Ankaralı, Gençler'i izlemek için 19 Mayıs stadına hangi ölçüde ilgi gösterecek kaygısı taşıdığını hissedebiliyorsunuz.
Başkentin büyük takımlarından Ankaragücü şehrin olağanüstü büyümesine paralel gelişmedi. Bugün esas yerleri olan süper ligde değiller. Ankara'da dün kurulan küçük KOBİ firmaları bile ekonomik güç olurken Ankaragücü'nün ekonomik iflasını mesela bir yabancıya izah edebilen var mıdır?
Hüznün dumanını tüttüren gerçek ise öteki başkent takımının ekonomik anlamdaki sıradışı başarısı. Gençler'in yaptığını neden Ankaragücü yapamadı, neden yapabilmesinin yolu tıkandı?..
Sarı-lacivertlinin futbol aşkı neden Türk filmlerindeki kötü adam karakterleriyle kırık kalpler senaryosuna dönüştü?
Ankaragücü'nün olmadığı bir süper ligi yaşayacağız, aşk bazen içinde acılar da barındırır.
Ankaragücü taraftarına bir selam yollayalım, Bursa tribünlerinin her hafta yapacakları 06 şovuyla unutulmayacaklar tekrar gelecekleri güne kadar...
Tekrar bayramın ikinci gününe ve Ankara'ya dönüyoruz..
Her şeyin normal seyrinde gittiği bir ortamda yarın oynanacak maç muhtemelen kapalı gişe olurdu. Antalyaspor şehrin büyük ekonomik gelişimini futbol aklıyla nakde çevirip, uluslararası prestij kanalı futboldan en büyük geri dönüşlerden birini almış olurdu. Antalyaspor bir Monaco, bir Marsilya olmaz mıydı?
Şehirleşme sosyolojisini inşaat teknolojisi kadar önemsemiş olsaydık, Antalyaspor taraftarı 10 bin kişi ligin ilk günü başkent sokaklarını karnaval yerine çevirmiş olurlardı.
Geleceğe yön verecek nitelikte sporcu üretme, en doğrularını alıp, en iyi fiyata satma, güç ve rekabet limitlerini bilip, ülkenin ekonomik değerleri en sağlıklı kulübü olan Gençlerbirliği iyi bir şehirleşme sosyolojisi ile 19 Mayıs stadına 20 bin kişiyle akmayı bırakın, kendisine ait enfes bir stadyuma sahip olmaz mıydı?
Ülkenin turizm fabrikası, ülkenin başkenti ortaya her türlü imkana sahipken taraftar profili bakımından yürekten seven bir azınlığın dışında bir büyüklük koyamıyorsa bir yerlerde büyük hatalar yapıyoruz demektir.
Yarın Ankara'da Gençlerbirliği-Antalyaspor oynarken, biz ekran karşısında bir Marsilya-Lyon, bir Monaco-PSG kıvamında rekabet izleme şansını son 20 yıldaki vurdumduymazlığımız yüzünden kaybetmiş seyirciler olacağız.
Konu futbol olunca Türkiye'deki bir çok kulüp gibi Antalya'nın İlhan Cavcav patronajından öğreneceği çok şey olabilir.
Geçen yıl Centilmenlig uygulamasından Digitürk'ün kasalarına aktardığı para 4 milyon TL.
Son haftaya kadar ligi ilk sekiz arasında bitirme şansları vardı ve düşer denilen takım yine önemli oyuncular sattı, önemli gelirler elde etti. Her alanda başarılı olan bu yönetsel zekanın, tecrübenin yalnızlığı şehirleşme politika ve uygulamalarının, sosyolojik çalışmaların çok önünde gitmesinden olabilir mi?
Yarın iki büyük kentin iki büyük takımı muhtemelen ve bayram günü, tatil günü olmasına rağmen düşük yoğunluklu bir seyirci karşısında oynayacaklar. İki şehirde yaşamış, iki şehrin son 20 yıldaki inanılmaz büyümesine şahit olmuş bu satırların yazarı futbol seyircisinin aynı oranda artmaması, bu renklerin hep vefalı az sayıda sevdalıyla yoluna devam ediyor olmasını bir türlü anlayamıyor.
Futbolun başlamasıyla duyduğu heyecana sürekli parazit yapan bu durum ilk hafta Gençler ile Antalya'nın eşleşmesi ile zirve yapmış oldu. Muhtemelen gelecek haftalarda unutup bir kaç zaman sonra yeniden deşmek üzere rafa kaldıracak. Ne var ki birilerinin bu durumdan vazife çıkarması gerektiğini hiç unutmayacak.
Tüm takımlara yürekten başarılar, hangi sayıda olurlarsa olsunlar tüm takımların taraftarlarına iyi bir sezon dilerim.
Bayramınız mübarek olsun.
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.