Finlandiya'nın başkenti Helsinki'de yapılan Avrupa Şampiyonası'nda 100 metre engellide 12.81'lik derecesiyle şampiyon olan ve unvanını koruyan Nevin Yanıt ile antrenörü Cüneyt Yüksel, şampiyonayı ve olimpiyat hazırlık sürecini değerlendirdi.
Her defasında olimpiyatları hedef aldıklarını, Avrupa Şampiyonası'nın ise ara hedef olduğunu ifade eden Yüksel, ''Helsinki'ye gitmeden önce Nevin'in performansı dışarıdan bakıldığında iyi değildi, 13 saniyelik bir performansı vardı. Şampiyonadan önce ben ve bana inanan birkaç arkadaşım dışında kimsenin bizden bir beklentisi yoktu. Ben ve Nevin başarılı olacağımızı biliyorduk, çünkü 24 saat birlikte çalışıyoruz ve birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Nevin'in antrenman performansını bildiğim için şampiyonluk bekliyordum, ama biz hep dereceyi değil altın madalyayı konuştuk. Çünkü Nevin oraya unvan korumaya gitti'' diye konuştu.
''Unvan korumak zordur''
Yüksel, unvan korumanın zor olduğunu ve sporcuda baskı yarattığını dile getirerek, umduğunu bulduğunu ve ara hedef olarak amaçlarına ulaştıklarını söyledi.
12.81'in aslında kötü bir derece olmadığını belirten Yüksel, sözlerine şöyle devam etti:
''Yağmurun altında soğukta yapılan o derece Nevin için çok iyi. Avrupa Şampiyonası'nda iyi bir ortamda, rüzgar karşıdan esmiyor olsaydı çok farklı olurdu. Nevin -1.4 rüzgarla koştu. Bu, Nevin koşarken rüzgarın karşıdan eserek onu engellemesi demek. 2 metre bölü saniyelik rüzgar arkadan sizi ittiğinde performansınıza olumlu katsı 0.16'dır. Rüzgar hızı orada 0.6 veya 1 olsaydı Nevin'in derecesi 12.50 ve küsürler olacaktı.''
Helsinki'deki seçmelerde kenardaki oturma alanında beklediğini anlatan Yüksel, ''Yarı finalde de yine oradaydım, ama finalde Nevin'e (seni finişte bekliyorum) dedim. Bu (seni orada birinci olarak bekliyorum) demekti. Ben de çok stresliydim. Nevin yarışı tamamladığında (çok şükür bitti) dedim. O an içinizdeki bütün rahatsızlık, üstünüzdeki yükü bir anda atıyorsunuz. Adeta kuş gibi oldum'' dedi.
Cüneyt Yüksel, atletizmde antrenör ve sporcunun bir bedende iki can olduğunu vurgulayarak, ''Sporcu ne yaşıyorsa biz de onu yaşıyoruz. Yarışmaya kadar kaptan benim ama yarışmada kaptan Nevin'in kendisi. Antrenmanda her türlü düzeni ben sağlarım ama yarışmada o bizi nereye götürürse oraya gideriz. Nevin koşarken anlatamayacağım kadar farklı duygular yaşıyorum çünkü orada koşan benim bir parçam'' diye konuştu.
Bir atletizm antrenörünün, sporcusunun performansını yüzde 100 etkileyebildiğini ifade eden Yüksel, ''Nevin ağlarsa ağlarım, gülerse gülerim. O da aynı şekilde. Hem güzel, hem stresli ama başarının ardından gelen mutluluğu tarif edemem'' dedi.
''12.59 İsviçre'de gelebilir''
''Nevin Yanıt'ın en büyük özelliğinin kafasında oluşturduğu dereceyi koşabilmesi olduğunu'' vurgulayan Yüksel, Yanıt'ın olimpiyatlar öncesi kendisine hedef olarak koyduğu 12.59'luk dereceye ilişkin şunları söyledi:
''12.59 sadece sembolik bir rakam, olimpiyatlarda derece için yetmez. Daha iyi koşmak lazım. Çalışmalarımız o aşamada gidiyor. İsviçre'de bugün katılacağımız Grand Prix yarışlarında bu derece gelebilir. Avrupa Şampiyonası'ndan geleli 2 hafta oldu ve iki haftadır çok ağır antrenman yapıyoruz. Bu yarışlarda şampiyonadan bu yana neler değişmiş onu göreceğiz. Tamamen durum tespiti için gidiyoruz. 12.59 ne kadar erken gelirse o kadar iyi olur. Olimpiyata dereceniz ne kadar iyi bir dereceyle giderseniz, rakipleriniz de sizden o kadar çekinir.''
''Hazırlıklar tam istediğim gibi gidiyor''
Hazırlıklara ara vermeden devam ettiklerini ve haftada 3 gün çift, diğer günler tek idman yaptıklarını anlatan Cüneyt Yüksel, hazırlıkların tam istediği gibi gittiğini belirtti.
Yanıt'ın ilk Avrupa Şampiyonluğunu kazandığı 2010 yılından sonra performansında bir düşüş olduğunu ifade eden Yüksel, ''Bu tamamen benim isteğimdi. Yıllarca Avrupa şampiyonluğu için Nevin'e yüklendik durduk. Sonuçta o da etten kemikten bir insan. Şampiyon olduktan sonra antrenör olarak sporcumu 1 yıl dinlendirmek zorundaydım'' dedi.
Bu düşüş nedeniyle ilk şampiyonluğu ''tesadüf'' olarak değerlendirenlerin olduğuna işaret eden Yüksel, ''Bu normal bir tepki ama Nevin bunun tesadüf olmadığını gösterdi. Helsinki'ye giderken kimsenin bizden bir beklentisi yoktu ama dönüşte çok güzel tepkiler aldık. Nevin üst üste 2 kez Avrupa şampiyonu olarak tarihe geçti. Her Türk insanı onun bu başarısından onur ve gurur duyuyordur. Devletin en üst seviyesinden, halkın her kesimine kadar çok güzel tepkiler alıyoruz. Nevin bir alışveriş merkezine gittiğinde insanların ona (bravo, senle gurur duyduk) demesi, Nevin'i çok motive ediyor'' diye konuştu.
Rakiplerin durumu
Cüneyt Yüksel, atletizmde sporcunun önce kendi derecesine baktığını ifade ederek, ''Rakiplerin durumu önemli değil. Önemli olan kendi dereceni mümkün olduğu kadar geliştirebilmek'' dedi.
Yüksel, Yanıt'ın olimpiyatlarda birlikte yarışacağı atletlerin durumunu şöyle değerlendirdi:
''Son dünya şampiyonu Avusturyalı atlet bu yıl 12.40 koştu. ABD'liler 12.50 derece yaptı, bir iki tane de 12.60 var. Gerisi hep 12.70 civarında geziyor. Büyük şampiyonalarda strese kim dayanıklıysa o kazanır. İsterseniz 12 netiniz olsun, yarış anında konsantrasyon bozukluğu yaşarsanız gidersiniz. Yarış anında konsantre olmuş bir şekilde koşabilme yeteneği çok önemli.''
''Sadece olimpiyatlara kadar plan yaptık''
Olimpiyatlardan Nevin Yanıt ile birlikte çalışmaya devam edip etmeyeceklerine yönelik soru üzerine Yüksel, ''Nevin'in uzun yıllar devam etmesini isterim ama biz sadece olimpiyatlara kadar plan yaptık, sonrasını konuşmadık. Ayrılık gibi konular hiç gelmiyor aklımıza. Nevin gibi insanların alttan gelen gençlere rol model olduğunu düşünüyorum. Atletizm bir ivme kazandı. Nevin gibi sporculara ihtiyaç var'' dedi.
Spor kamuoyundan destek beklediklerini belirten Yüksel, ''Kötü şeyler yazıldığında manevi olarak yıkılıyoruz. Biz bu işten trilyonlar kazanan insanlar değiliz. Hepimizin bir ailesi var'' diye konuştu.