TUR'DA NELER OLUYOR?

Bradley Wiggins, Tur'un zirvesinde. En son zamana karşı etabında ise büyük bir gösteri yaptı. Tur bitti, rakipler dönemez diyebilir miyiz?
Her şey bitmedi. Bunu söylemek için henüz çok erken. Fransa Bisiklet Turu'nda her şeyin olabileceğini unutmamamız lazım. Kazalar, şanssızlıklar, sakatlıklar ayrı bir gerçek. Bazen dünyanın en profesyonel bisikletçileri bile beslenmeyi unutabiliyor mesela. Alberto Contador, Fabian Cancellara, Andy Schleck gibi yıldız isimler bile bunu yaşadı

Şöyle bir durum daha var. En yakın rakibi Cadel Evans mutlaka atak yapacak. Hatta Nibali, Menchov, Van den Broeck gibi isimler ortak çalışamalara girip, iş ortaklığı konusunda yeni ufuklara yelken açabilirler. Evet psikolojik anlamda büyük avantajı var Wiggins'in. Kendine güveni yüksek. Takımı ve kendisi çok güçlü gözüküyor. Ama onlar için Alpler ve Pireneler en büyük test olacak. Gerçek performanslarını orada gözlemleme olanağımız olacak.

Team Sky için esas sınav bu hafta, gerçek dağlık etaplarda olacak. Çünkü şu ana kadar geçilen parkur, tırmanışlar barındırsa da asıl turnusol kağıdı zorluğunda değildi. Bu hafta ise her şeyi belirleyecek etaplar koşulacak. Son zamana karşı öncesi rakipleri Wiggins'e zarar vermek isteyeceklerdir. Çünkü Britanyalı bisikletçinin zamana karşıda onları geçeceğinden eminler. O yüzden mutlaka Wiggins'in adamlarını Porte'yi, Rogers'ı ve bilhassa Froome'u izole edecek çalışmalar yapacaklardır. Wiggins'den önce ekibini bertaraf etmeye çalışacaklar büyük ihtimalle.

Wiggins de bunun farkında. O yüzden zamana karşı etabından sonra kollarını kaldırıp büyük zafer naraları atmadı. Tur, sonuçta her gün farklı değişkenlerin etkilediği bir yer. O yüzden onlar da gün gün bakacak. Paris'e ayak basana kadar, her şeyin olabileceğini unutmadan, sarı mayoyu korumaya uğraşacaklar.

Peki Cadel Evans'ın bu noktadan planı ne olacak' Kamikaze gibi her gün atak yapar mı yoksa daha temkinli mi olacak farka rağmen?
Cadel Evans planlama konusunda artık çok tecrübeli, yetkin bir isim. Daha doğru ifadeyle takımı ve çevresindeki domestikleri bu konuda soğukkanlı ve tecrübeli isimlerden kurulu. John Lelangue bile gayet itidalli konuşuyor. Evet fark belki beklediklerinin üstünde ama kalan etaplarda ama bunu kapatacak durumları var. Cadel iki etap önce atak denemişti ve Bradley Wiggins'i biraz olsun geride bırakmıştı. Fakat orada Chris Froome müthiş bir çalışmayla liderini geri getirdi. Bu önemli bir ipucu veriyor. Ne kadar güçlü ve formda olursa olsun, Bradley Wiggins'i tırmanışlarda kötü bir günde yakalarlarsa geçme imkanları var. Geçen sene Andy Schleck'e zamana karşı da yaptığını bu sene Wiggins'e yapamayacağını biliyor. O yüzden geçen yılın tersi bir plan işlemek zorunda. Manidar ama roller değişmiş durumda.

Avustralyalı bisikletçi şunu biliyor. Zamana karşıya 2 dakika geride girerek Wiggins'i yenemezsiniz. O yüzden dağlarda zorlamaya ihtiyacı var. Bunun için iş ortakları da arayabilirler. Sonuçta ortak bir hedef söz konusu. Wiggins ve Sky'ı yıldırma planı... Daha çok hareket olacak dağlarda. BMC'de telefonlar çalışıyordur.

Bradley Wiggins'in liderliğe yükselmesinde büyük katkısı olan Chris Froome da ilk haftanın yıldızlarından biriydi. Team Sky'ın geleceği olabilir mi?
2011 İspanya Bisiklet Turu, Froome'un ilk çıkış yaptığı Büyük Tur olmuştu. Bradley Wiggins'in yardımcısı olarak gittiği Vuelta'da formu, onu takım liderinin önüne taşımış, genel klasmanda ikinci bitirmişti.

Baştan aşağı özelliklerine baktığınızda Büyük Tur kazanma potansiyeli olan bir isim görüyorsunuz. Zamana karşısı harika, tırmanışlarda çok dayanıklı, yaşı genç. Bu sene Wiggins'e kurmaylık yapacaktır ama ben Wiggo'nun gelecek sene aynı konsantrasyonla geleceğini düşünmüyorum. Çünkü her açıdan bu yıl onun için çok zorluydu. Ailesinden, çocuklarından uzak aylarca çalıştı, kendini ve bütün hayatını bir amaç uğruna adadı. Zamana karşı bu sene her zaman olduğundan daha da önemli. Bu yüzden Wiggo için durum tam 'O sene bu sene' durumu.

Froome'e tekrar dönelim. Ben Team Sky'ın gelecek yıldan itibaren onun üzerine takım kuracağını düşünüyorum. Takım direktörü Dave Brailsford da bunun kokusunu almış, çoktan plan programa girmiştir kanımca. Yeni bir Britanyalı genel klasman favorisi öne çıkarmak, şu noktada, en büyük amaçları olacaktır.

Peter Sagan üç etap zaferiyle ilk haftaya damgasını vurdu. Böyle bir performans bekliyor muydunuz?
Biraz garip gelecek belki ama bekliyordum. Elbette bu kadarını değil. Yani etap kazanacağını düşünmüştüm ama gidip saf sprinterlerle kafa kafaya yarışacağı hatta onları yeneceğini beklememiştim. Slovak bisikletçinin bu başarısının birkaç nedeni var elbette.

Birincisi, Thor Hushovd ve Tom Boonen gibi adamların olmaması. Bir başka etken, Philippe Gibert'in formsuz olması. Diğer bir faktör, Mark Cavendish'in takımının ona bir sprint treni kurmaması. Son olarak da düz etaplarda en güçlü takım olarak gözüken Lotto-Belisol'un eski büyük sprint trenleri kadar etkileyici olmaması.

Tüm bunlar ayrı etkenler ama en önemlisi Peter Sagan'ın müthiş yeteneği. Özellikle Andre Greipel'i saf bir sprint mücadelesinde geride bırakması muazzamdı. Senelerdir 'Geliyorum' diyordu ama bu kadarı herkesi çok etkiledi. Fakat bence gelecekte saf bir sprinter olmayacak. Philippe Gilbert/Thor Hushovd karışımı bir isim olmasını bekliyorum. Geçmişten de Freddy Maertens'i ona örnek gösteriyorlar, hakikaten de doğru bir benzetme. Hem yeşil mayo iddialısı olan, sprint etaplarında herkese kafa tutabilen, Klasikler'i müzesine taşıyabilecek bir potansiyeli var. Hem Yeşil Hulk, hem Tourminator, hem Rambo... Daha şimdiden herkes ona hayran. İlerde bisikletin en büyük süper yıldızlarından biri olacak. Sagan için televizyon başına geçen insanlar olacak. Üstelik zafer sevinçleri, röportajları, bisikletine taktığı zili, bionik ama bir yandan çocuksu yapısı, dağ bisikletiyle parlarda yaptığı gösteriler, herkesin bu çocuk gelecek yüzyılın temsilcisi demesi... Klasik bir "Chosen One" hikayesine gidiyoruz...

FDJ'nin genç yıldızı Thibaut Pinot, Fransızların yıllardır beklediği şampiyon olabilir mi?
Son yıllarda böyle çok isim konuşuldu, beklemek lazım. Şöyle bir problem var Fransız bisikletinde. Genel klasman şampiyonu olmak için çevrendeki isimlerin de yetkin olması lazım. Onlar maalesef yıllarca aynı isimlerden medet umuyorlar ve o bisikletçileri etap kazanmaya yöneltiyorlar. Sabır göstermeden, sponsor baskısıyla, kaçış gruplarında yer alıyorlar. Zaman, sabır, ilerisi için yapılacak planlamaları iyi belirleyemiyorlar. Psikolojik olarak genel klasmanı kazanmaya yönelik değil, etap kazanmaya giden isimler oluyor.

Remy Di Gregorio, Pierre Rolland, Jerome Coppel, ve tecrübelilerden Sylvain Chavanel ve David Moncoutie hep bu sorunu yaşadılar. Beklemek lazım. Fransız takımlarına bakalım, Team Europcar ve Saur Sojasun dışında. Hepsinin amacı etap kazanmak. Bu da bisikletçiler, özellikle de gelecek vaat eden isimlerin farklı şekillenmesine yol açıyor. Cofidis'in lideri ise bir Estonyalı.

Thibaut Pinot psikolojik anlamda farklı bir isim. O son kilometrelerde Marc Madiot'nun bağırışları elbette etkili olmuştur ama 10 kilometre kala tek başına gitmesi çok önemliydi. Diyor ki, 'Arkada otomobil olduğunu fark ettim. Bu arkadaki rakiplerle en az 30 saniye fark olduğunu gösteriyordu. Bu kendime güvenimi arttırdı.' O baskı altında bundan bahsetmesi önemli.

İşlenecek müthiş bir cevher var yani. Zamana karşısını güçlendirmesi lazım. Pinot'ya sabır gösterilmesi lazım. FDJ bu planı yapabilir mi, soru işareti. Zaten konuşulan şeyler arasında, Team Sky, Omega-Pharma, Liquigas gibi takımların Pinot'yu takıma katıp gelecek için yetiştirme planı var. Bu bence ihtiyacı olan şey. Fransa dışına çıkması lazım. O baskıdan, hem ulusal hem yerel medyadan uzaklaşması lazım. Tercih etmesi, kendisi adına harika olur. Aynı kısa zaman önce Belçika'ya giden Chavanel gibi... Kariyeri belki genel klasman iddialısı olarak gelişmedi ancak daha iyi durumda psikolojik olarak.

• EUROSPORT TÜRKİYE