ZAMANIN birinde, bir genç kadın, kucağında çocuğuyla dolaşmaya çıkmış.
Yanlarına yine çocuklu, ama yaşça daha büyük bir kadın ilişmiş.
Muhabbete öyle bir dalmışlar ki, bir kurt yaşlı kadının çocuğunu kapıp götürü vermiş.
Genç kadın çok üzülmüş.
Yaşlı kadın ise acısını genç kadından çıkarmış.
"Bu çocuk benim" deyip genç kadının çocuğunu almaya kalkmış.
Mesele Davut Peygambere taşınmış.
Kadınları dinleyen Hz. Davut, çocuğun yaşlı kadına ait olduğuna inanmış.
Genç kadın, son çare "Bir de Hz.
Süleyman'a soralım" demiş.
Büyük kadın tam bir dil cambazıymış.
İkna kabiliyeti çok yüksekmiş.
Karşısındakinin gözünü çok iyi boyayabiliyormuş.
Hz. Süleyman "Bana bir bıçak getirin" demiş... "Çocuğu ikiye böleceğim ve kadınlara paylaştıracağım!".
Birden genç kadının gözyaşlarına boğulan sesi duyulmuş: "Durun efendim, ben vazgeçiyorum.
Çocuğu kesmeyin. İsterseniz O'na verin, ama yeter ki çocuğa zarar gelmesin." "Tamam" demiş Hz. Süleyman.
"Gerçek anneyi anladım..." "Çocuğu genç kadına verin" buyurmuş: "Çocuğuna zarar gelmesin diye başkasına vermeye dahi razı olabildiğine göre, gerçek anne kesinlikle genç kadın.
O'nda anne yüreği var!" ???
Ankaragücü'nde kimin ikna yeteneğinin daha yüksek, kimin daha iyi dil cambazı olduğu tartışılır.
Ama ortada net olan bir durum var: Yaşanan kavgalar sonucu taraftar ikiye, üçe, hatta daha fazlasına bölündü.
Ama tıpkı 'çocuk' hikayesinde olduğu gibi, Kulübün bölünüp paylaşılabilmesi mümkün değil.
Yönetimi paylaşamayanlar, "Sen benden daha fazla suçlusun" diye medya üzerinden tartışmaya devam ettikçe Kulüp kan kaybediyor, can kaybediyor.
Ankaragücü'nün sorunu, çözülemez bir sorun değil.
'Gerçek anne benim' iddiasında olanlara sesleniyorum: Gelin kaprisleri bir kenara bırakın, bu kulübü yaşatacak hamleyi yapın.
Kurtuluşun formülü basit: Masaya oturup konuşun, yeter.
Kim çocuğu daha çok seviyor, kimde anne yüreği var, masada belli olur.
Ankaragücü'nü seven ve yaşatmak isteyen, iktidar mücadelesini bir kenara koymalı.
Çünkü hiçbir anne, hiçbir baba yüreği, 'çocuk illa ki benim olacak' diyerek göz göre göre ölmesine izin vermez.
Şimdi uzun uzun düşünün: Bugüne kadar sırf 'karşı tarafla anlaşmamak' inadıyla, 102 yıllık kulübe çektirdikleriniz reva mı?
Çocuğu yaşatmayı gerçekten istiyorsanız, masaya oturup konuşmak çok mu zor?
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.