Süper Lig takımlarının acımasızca yağmaladıklarından kalanlar, İstanbul Olimpiyat Stadı'ndaydı...
Hani şu fair play'dan söz edip, sonra "Batan geminin mallan" gibi oyuncuları kapış kapış talan edilen Ankaragücü'nün gençleriydi, "başkalarının yitirdiği ligin" kalan maçlarını oynamak zorunda olan...
Aslında çocuklar için büyük şanstı. Üç hafta öncesine sokakta rast gelseler, imzalı resim isteyecekleri ağabeylerine karşı oynama fırsatını bulmuşlardı bu büyük kriz nedeniyle. Elbette bu sayede herkese kendilerini gösterme fırsatını da...
Ligin ilk yansında adı sanı bilinmeyen Ümit, İshak, Mehmet, Bilal, Bayram gibi isimlere Veli, Serol ve hatta Enes gibi yeni "Ufaklıklar" da katılmıştı.
Sahadaki mücadeleye baktığınızda tecrübe dışında büyüklerden sadece ufak tefek farklar vardı. Son derece ciddi, disiplinli, inançlı ve mücadeleci oyun tarzıyla hak ettikleri takdiri de görüyorlardı futbol kamuoyundan.
Yenilseler bile oyunu kuralıyla, sonuna kadar oynuyorlardı. Önemli olan da buydu zaten... Ve zaten gerisi de teferruattı.
GERÇEK SAHİP TRİBÜNLER
Bu futbol delikanlılarını en iyi anlayan, futbolun gerçek sahipleri olan tribünlerdi.
Türkiye'nin her stadında büyük takdir ve saygı görüyordu genç Ankaragücü takımı...
Olimpiyat Stadı'nda dün Bozbaykuşların açtığı "Ankara güçsüz kalmasın" veya "2016 Türk Milli takımı" başlıklı Ankaragücü kadrosunun yer aldığı pankartları gibi...
Sahada da sempati vardı bu çocuklara...
Sanki hakemler, herkese kart gösterdikleri faulleri, Ankaragücü oyuncuları yaptığında "İstemeden dokundu, devam" demeyi uygun görüyordu. Bu nedenle birçok maçı kartsız bitiyor, ikinci yarının en centilmen takımı oluyordu san lacivertliler.
SADECE SAVUNMA VE ORTA SAHA
Hakan Kutlu yönetimindeki genç Ankaragücü, mevcut tecrübesiz ama inançlı kadrosuyla futbolun birinci ve ikinci bölgesinde ayakta kalmaya çalışıyor. Yani genç yetenekleriyle savunma ve orta alanda direniyor, rakibine kafa tutuyor. Hepsi o kadar... Üçüncü bölgede bir başka deyimle hücumda ise neredeyse yok. İyi oyuncuları olan rakibine sadece üç pozisyon verirken, Başkent ekibi ilk 45 dakikada sadece Serkan'ın direkten dönen şutu ile genç Enes'in ayaklarına doladığı kontratak pozisyonu dışında İstanbul kalesine gidemedi. Tecrübeli Vebo'nun ilk yandaki golüne, ikinci yanda Serol'un kendi kalesine attığı gol de eklenince iki farklı geriye düştü. Acemilik eseri Vebo'nun final golü, maçın skoru oldu.
ENDÜSTRİYEL FUTBOLUN MARKA DEĞERİ
Herşeye rağmen, İstanbul Olimpiyat Stadı'nda başlarını öne eğmeyen Ankara Delikanlıları vardı dün.
Parasız, pulsuz; doğalgazsız, sıcak susuz endüstriyel futbolun nasıl ve nereden yükseldiği belli olmayan marka değeriyle bezenmiş liginde onur mücadelesi veren; uçak ve otel parası bulamayan futbol emekçileriydi onlar.
Sonuna kadar yüreklice mücadele ettiler, 8 maçtır olduğu gibi gol atamadılar ama yiyip kaybettiler.
Ve şerefli bir yenilgi daha aldılar...
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.