SPOR Toto Süper Ligin 13. haftasında Gençlerbirliği, son yıllarda izlediğimiz en kötü Galatasaray'a mağlup olurken, Ankaragücü de deplasmanda Fenerbahçe karşısında hiç hak etmediği bir mağlubiyet aldı. Ankara 19 Mayıs Stadı’nda Fatih Terim'in başında olduğu, bu kadar futbol fakiri bir Cim Bom Bom izleyeceğimi doğrusu hiç düşünmemiştim. Galatasaray gibi bir takım, bunca imkânlar içinde, bu kadar şahsiyetsiz futbol oynuyorsa gerisini siz düşünün. Futbol kalitesi vasata bile ulaşmayan bir maçtı Gençlerbirliği Galatasaray mücadelesi. Peki, Galatasaray kötü de Gençlerbirliği iyi miydi? Kırmızı-siyahlı takım da iyi değildi.
Fuat Çapa ve öğrencileri, bu sezon kendi sahalarında en kötü görüntüyü verdi. Rakibin silik futbolu sanırım Gençlerbirliği'nin ateşini ve hırsını düşürdü. İlk yarıda Helve Tum'un kaçırdığı yüzde 100 gol pozisyonu dışında akıllarda kalan bir tek aksiyon yoktu.
Maçın ikinci yansında değişen bir şey olmadı.
Gençlerbirliği sanki 1 puana razı bir taktiksel anlayış içinde sürdürdü mücadeleyi. Oysa biraz cesaretli olunsa bu maçtan 3 puanla ayrılmamak içten bile değildi. Tribünlerde, "Bu maç böyle mi olmalı?" diye homurdanmalar başlarken, 71. dakikada Ebueo'nun attığı gol, soğuk duş etkisi yaptı. "Bu gol belki beklediğimiz Gençlerbirliği'ni sahaya döndürmeye vesile olur" diye içimizden geçirdik. Ne mümkün? Tolga Ozkafa'nın bitiş düdüğüyle Kırmızı-Şimşekler, Galatasaray a 1-0 mağlup olarak bu sezon Ankara'da ilk kez bir maçtan puansız şekilde soyunma odasının yolum tuttu.
YÜREKLER SIZLAMALI
Biz de bu maçın ardından Başkent'in buz kesen ayazından kendimizi gazeteye atıp, televizyonun başına geçtik. Merakla Ankaragücü'nün Fenerbahçe karşısında neler yapacağını beklemeye başladık. İlker Meral'ın başlama düdüğüyle Gençlerbirliği -Galatasaray maçından daha kaliteli bir maç izleyeceğimizi daha ilk atakta hissettik. İki takım da maça çok arzulu ve istekli başladı Ankaragücü bunca eksiğe rağmen çok cesur bir oyun sergiliyordu. Sarı-lacivertliler, karşılaşmanın ilk yüzde 100 gol pozisyonu yakalayan taraf oldu. Turgut Doğan Şahin, kaleci Volkan ile karşı karşıya kaldı. Vuruşunda top direğin dibinden auta gitti. Sonra Stoch'un füzesi moralimizi bozdu. Ama sahada çok iyi bir Ankaragücü izliyorduk 42. dakikada Murat Duruer'in golüyle umutlandık, ikinci yanda Ziya Doğan, çok isabetli değişikler yaparak oyuna ağırlığını koydu. Murat Duruer ve Aybars'ı çıkarıp, Ergin Keleş ve Tisdelli aldı. Bence Ankaragücü sezonun en fazla pas yüzdesi ve gol pozisyonuna girdiği bir maç oynuyordu. Sanki 5 puanla ligin dibine demir atan bir ekip değil, Fenerbahçe ile şampiyonluk mücadelesi veren bir takım görüntüsü veriyordu. Ergin Keleş, san-lacivertli forma altında en iyi maçına imza atıyordu. Volkan la karşı karşıya kalıp, takımını öne geçirme şansını elinin tersiyle iten Ergin'e kaptan Hürriyet de eşlik ediyordu.
Ankaragücü yüzde 100 iki golü değerlendirememişti. Baroni'nin ve Stoch un füzeleri bile Ziya Doğan ve öğrencilerini durduramadı. Umutlar bir kez daha Ergin Keleş'in golüyle tazelendiyse de Dia'nın vuruşu skoru tayin etti: Fenerbahçe 4 Ankaragücü 2. Televizyon yorumcuları maç sonunda Ankaragücü'ne övgüler yağdırıyordu. Hiç kimse Ankaragücü'nün yaşadıklarını bizim kadar bilmez.
Bu şartlarda Ziya Doğan ve futbolcuların onur mücadelesi insanın içini acıtıyor. Çok merak ediyorum bu asil duruş, birilerinin yüreklerini ne zaman yumuşatacak? Bu hafta da mı kavga ile kaosla geçecek? Güneş hiç doğmayacak mı?
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.