CAVCAV BEHZAT Ç.'Yİ DE SAT....

Bence akademik literatürde bir büyük boşluktur, mutlaka ve mümkünse derhal doldurulmalı. Gençlerbirliği diye lafa başladım ama bunu, ’İlhan Cavcav’ın sattığı topçular’ diye değiştirmeliyiz. Adalet duygusu önemlidir.

Her sezon olduğu gibi bu sezon da İlhan Cavcav, yurtiçi transferin önemli adreslerinden birisi oldu. “Mustafa Pektemek/gol demek gol demek” diyen tribünler, sıkı Gençlerli Ali Karabayram kardeşimden el alarak söyleyeyim, acaba “Mustafa Pektemek/Beşiktaş ne demek” diye ünlerler mi, izleyip göreceğiz. Ama bilinen bir şey var ki Gençler taraftarı, Alkaralar’ın isyanını saymazsak, her yıl aynı ‘sezon finali’ izlemekten artık mustarip değil. En azından taraftardan bize yayılan örgütlü bir ıstırap hissetmiyoruz. Takım bir Bursaspor veya Kayserispor, hatta Gaziantepspor modelinden uzaklaşalı on yıl olmuş. Taraftar, yağmur altında sırılsıklam olduğu ama kupayla döndüğü 11 Nisan 2011 Türkiye Kupası finalinde, hâlâ.

Gençlerlilerin hatıra defterinde, 89/90’dan bu yana 1. Lig’de ilk üç bir kere, ilk beş üç kere yazıldı. Bir de kâbuslar var. Averajla kümede kalınan 2008–2009 sezonu! Bu filmi 97–98’de görenler... Bugün yaşı 40’ın üstünde olanlar, sevdalısı takımlarının 2. Lig’e, üstelik birinde daha alt lige düştüğünü, ama statü değişikliğiyle kaldığını da hatırlar. Taraftar, haliyle on beş yıl önce astronomik bir paraya sattığı Tarık’la bu takımın yaratıldığını söyleyen Cavcav’a soruyor: Maharet bunun neresinde?

Bitmedi: İstanbul’a giden topçuların içinde birkaçı dışında katkı sağlamayan yok. İyi de kaç tane Ergün Penbe var? O da nerdeyse geri gönderilecekti. Ümit Özalt’tan zirveyi alan Gökhan Gönül’ü zorlayacak kim var? Peki ya unufak olanlar? Bir gün Cavcav üzerine doktora tezi yazacaklar, kalsa daha büyüyecekken heder olanların vebali üzerine konuşmayacaklar mı? Orhan Şam ve Mustafa Pektemek’e eli değmişken, Büyük Başkan

Behzat Ç’yi de satsın da, iyi bir sezon finali olsun, bari.