Radikal Gazetesi'nden Tanıl Bora Anadolu futbolu ile ilgili güzel bir yazı kaleme almış...
'Çarpışan araba' futbolu
Spor Toto Süper Ligi'nin zirvesinde üç Anadolulu'nun dip dibe duruşu da futbolumuzun stili de çarpışan arabalar gibi.
Geçen yılki şampiyonluk yarışının ‘anması’ hüviyetindeki Bursaspor-Fenerbahçe maçını sürat ve aksiyonundan ötürü beğenenler de var; kabiliyetsiz bir koşturmaca olarak görüp burun bükenler de. İspanya futbolunun 1960’lardaki yıldızlarından Real Betisli Rogelio, “Koşmak korkaklara göredir’ dermiş! Kastettiği, akıl korkusu. Tam ne yapacağını bilememenin, çaresizliğin verdiği korku. Bir de ‘yenilmeme’ korkusu var biliyorsunuz. Bizimkisi bir ‘mücadele’ futbolu; ‘çarpışan araba’ maçlarının kıymetini bileceğiz.
Çarpışan araba futbolunda, ligin sertlik derecesiyle ilgili tartışma da ara ara alevleniyor. Guti ve Quaresma’nın sakatlanmalarına feveran eden Beşiktaşlılar, Sivas maçında da darplardan şikâyetçi oldular. Geçen hafta El Barocco’da, Lucas Neill’in huşunetine kaşlar kalkmıştı. Bu hafta Fenerli Bilica, Bursalı İbrahim’in bacağında 4 ve 6 santimetrelik iki yarık açtı. GBT’sine bakalım: Bilica İtalya’da oynadığı yıllarda 57 maçta 7 kırmızı görmüştü. Arada Almanya’da terbiye mi oldu dersiniz, yoksa Süperlig’in kart standartları mı başka (hele, hâlâ, ‘büyüklere’)?
Sercan Yıldırım’ın ‘kendini geliştirememe’ problemi kronikleşiyor mu? Kaleciyle karşı karşıya kaldığı düellolarda, mahalle aralarının laûbali “Bırak vursun, atamaz!” takılmalarının muhatabı mı olacak, bu gidişle? Golcü sezgisi, ‘bitirici’ içgüdüsü mü eksik? Tıpkı sanatçının ilhamı beklerken çalışması gerektiği gibi, onun da sezgilerinin gelişmesini beklerken çalışması lazım değil mi?
En aşağıdaki iki takıma misafir olan Trabzonspor ile Kayserispor, artık huzuru iyice kaçmış rakiplerini yenerek Bursa’nın ensesinde bitiverdiler. İkisi de ilk golü yedi, ikisi de buna kornerden doğma iki golle cevap verdi. İkisinin de stoperinden (Egemen ve Amisulashvili) birer gol birer asist. Kayserispor, bir Gürcü köyündeki bitmek bilmez bir pazar yemeğindeymişçesine mayıştırdı maçı. Trabzonspor daha hücumkârdı. Konya karşısında Ferhat ve Barış’ı ilk on birde tecrübe ederek (mecburiyetten) kadro genişletme idmanı yaptılar. Kasımpaşa, bu sezon 3. kez, ilk on dakika içinde gol atarak öne geçtiği maçı kaybediyor!
Delifişek bir ‘dikine gidici’
Galatasaray’ın Antalya’yla, Beşiktaş’ın Sivas’la maçlarının şablonu da ortak. İlk yarıda art arda iki golle öne geçtiler; sonra bir devre boyunca, hele takip gollerini yedikten sonra, yürekleri ağızlarındaydı. Neticede ikisi de kazanıp, Antalyaspor’un bir puan arkasına sokuldular. Galatasaray’da El Mago (Sihirbaz) lakaplı Kolombiyalı Pino, iki haftadır rağbette. Delifişek bir ‘dikine gidici’; ‘kaleyi gördüğünüz anda vurunuz!’ darbımeselinin sadık takipçisi.
İki tip şablonda oynanan bu dört maç, haftanın skorunu da hasıl etti: Dört adet 2-1. Futbolun en sık rastlanan skoruna selam! (4. haftada da dört 2-1 olmuştu. On haftanın toplamında: 16 kez.)
Erken final bu mu?
Cumartesi öğleden sonrası, 0-0’larla geçti. Antepspor-Karabükspor ve Eskişehirspor-Ankaragücü: Dört yabancı kaleci gol yemedi! Ligde on takımın birinci ya da rotasyondaki kalecisi ithal, biliyorsunuz. Bucaspor-İstanbul Büyükşehir Belediyespor, herhangi bir ligde hayatta ilk kez karşı karşıya geldiler. Samet Aybaba, bu müsabakayı ‘final maçı’ ilan etmişti. Daha 10. haftadayız. ‘Erken final’ diye buna demiyorlar herhalde! Belediye’nin iki geç golle kazandığı maçtan bir yakar top sahnesi: Belediyeli Ekrem’in, çizgi üzerinde, burnu dibindeki rakibine vurdurup kornere çıkarttırmak istediği top çarpıp dönüyor, Ekrem geri zıplayıp, göğsünü içeri çekerek kaçmak istiyor, kaçamıyor, aut. Maç akışında hiç ehemmiyeti yok; çocuk ruhu ve oyun neşesi açısından bir anlık, minicik hayal kırıklığı...
Gençlerbirliği Ankara’daki son üç lig maçında da (toplam 9-0) yenildiği Manisaspor’u hayret uyandırıcı bir hükümranlıkla mağlup etti. İlk golde kâmil bir kanat kombinasyonu, ikinci golde Ermin Zec’in uzaktan zımbası, morallendikçe yükselen bir topla oynama yüzdesi, hatta küçük bireysel virtüziteler. Bu haftaya kadar, hiç böyle şeyler yapabilecek gibi görünmüyorlardı. Tabii hele fark ikiye çıkınca Manisaspor’un düştüğü acz de hayretlik.
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.