Yorumcu ve spor yazarı Erman Toroğlu, Vatan gazetesinden Sanem Altan'a verdiği röportajda çok ilginç ifadeler kullandı.
Digitürk sizinle çalışmak istemezken, kaliteli yorum, düzeyli yayıncılık istiyoruz, hakem ve negatif görüntüler üzerine yorum yapılmasını istemiyoruz demişlerdi. Ama bugün ligin 31. haftasındayız, hakemlerden başka bir şey konuşulmuyor...
Digitürk bir karar aldı, bana da bir mektup gönderdi ve işime son verdi. Bu onları ilgilendiriyor bundan sonra. 10 sene çalıştım o kurumda. Hakemler hakkında da çok konuşmuyorduk ama konuştuğumuzda satış yapan tezgahın içindekilerden bahsediyorduk, onlar da rahatsız oluyordu. Düzgün hakemler benden rahatsız olmuyordu. Yan işlere girenler rahatsız oluyordu, yöneticisi, futbolcusu.
* Size mektupla mı bildirdiler?
İhaleden sonra pazar günü senin röportajını okudum Vatan Gazetesi’nde. O sözler bana sürpriz gelmedi nedense ama şunu düşündürdü, sanki esas olay ben değilim gibi geldi. Çünkü olayı tam anlamadım. Senin röportajda Ertan Özertem “Lig TV’yi düzelteceğiz” diyordu. Maraton kanaldaki bir program sadece. Lig TV derse Şansal’ı düzeltecek o zaman. Ama sonra öğrendim ki Şansal’ı arayıp “Ben öyle şeyler demedim” demiş. Röportajın ertesi günü, pazartesi şirkete gittim. Tesadüf tam ben oradayken telefon geldi, Şansal’ı Ertan Bey çağırdı. Ben de Şansal’a “Mal aşağıda oturuyor” dersin dedim. Şansal çıktı, geldi “Seninle çalışmak istemiyorlar Erman” dedi. “Tamam” dedim. Yine aynı röportajda federasyon için paranın miktarıyla ilgili şikayeti vardı, Lütfi Arıboğan’ın Hürriyet’teki açıklamasıyla ilgili. Ayrıca kulüpler birliğiyle ilgili Aziz Yıldırım’la ilgili bir şey söylemişti Ertan Özerdem, sonra üçüne de telefon açmış “ben demedim” demiş.
* Ben de duydum bunu. Üzüldüm. Ertan Bey de üzüldüğümü duymuş. Dördüncü telefonu da bana açtı. “Çok özür dilerim” dedi, barıştık. Lig TV CEO’sunun röportaj yayınlandıktan sonra arayıp Aziz Yıldırım’ı, “Federasyonu demedim” demesi beni şaşırtmıştı, itiraf etmeliyim. Neyse, sizi Aziz Yıldırım mı gönderdi sahiden? Yok, ben bu söylentiye itibar etmiyorum. Tek bir nedenle bizim aramız kötüdür Aziz Yıldırım’la, o da askerlik meselesi. Aziz Yıldırım askerliğini aldığı kalça çıkığı raporuyla yapmamıştır. Ben 20 ay yaptım. Aziz Yıldırım’ın bu raporunun sahte olduğuna dair bin tane şey var. Ben bunu Hürriyet’te yazdım. Yazarken de Uğur Dündar’la beraberdik bu işte.
* Hatta o raporun hâlâ Uğur Dündar’da olduğu söylenir...
Uğur Dündar’ın Milli Savunma Bakanı’yla konuştuğunu biliyorum. O zamanki Milli Savunma Bakanı, bu dediğimizi onayladı.
* Şansal Büyüka da sizden sonra Maraton’a çıkmadı.
Şansal çıksa hata yapardı. Maraton olduğu için, çıksa hata yapardı. Yoksa 100 metre diye program yapar çıkar, o ayrı. Maraton’un formatı başka çünkü. Maraton bensiz olmazdı tabii, formatımız bunun üzerineydi. Şansal devam etseydi de normal bulurdum ama Şansal zarar görürdü bu işten. Şansal başka program yapar, akıllı adamdır Şansal.
Siz ekranda olmayı özlediniz mi?
Hayır. Dışarıda kalınca, kendime geldim. Yorulmuşum, hiç fark etmemiştim bunu. 1991’den beri TV’deyim. Dinleniyorum şu an. “Gel, maçın ardından yorum yap” diyor kanallar, onu bile istemiyorum. Ama gelecek sezon bir açık kanalda mutlaka çalışacağım. O belli oldu. Hepsiyle konuşuyorum, daha bir karar vermedim ama olacağım kesin. Eskiden şifreli kanaldaydım şimdi açık kanalda olacağım. O zaman bir şeyler daha farklı olacak tabii.
* Digitürk’ün size böyle davranması 10 yıl çalıştıktan sonra canınızı acıttı mı?
Bu tip olaylarla ilk defa karşılaşmıyorum ki hayatımda. 17 puan farkla şampiyon oldu çıktı Ankaragücü. Ben yönetim kararıyla Ankargücü’nden ayrıldım. Öyle koymuştu ki o bana, sarılık olmuştum. O sene Ankaragücü düştü. Trabzonspor Zonguldakspor’la berabere kaldı, biz düştük. Şenol Güneş, takım kaptanıydı o zaman. O Zonguldak maçının ne olduğunu anlatsınlar. Futbolculuğumdan beri bu işleri görüp yaşıyorum, ne travması, ne acısı.
* Rıdvan son zamanlarda epey tatsız işlerle anılmaya başlandı. Ne düşünüyorsunuz?
Rıdvan nerede hata yapmış sizce? Rıdvan’ın futbol hayatı çok kısa sürdü, çok kabiliyetliydi ama hiçbir gün istenileni veremedi, teknik adamlığı da çok başarılı oldu denemez ama yorumculukta çok başarılı. Ama Rıdvan’ın kumar olayı bildiğim kadarıyla var.
Bu mesele zor bir mesele ama duyduğuma göre Aziz Yıldırım, Rıdvan’ı kurtarmak için seferberliğe başlamış. Öncelikle dinleme işinde benim aklıma yatmayan şey şu, kadını dinlettirmezsin. Ben olsam, karım bile olsa dinlemem. Zaten o kadar şüpheleniyorsan Allah yolunu açık etsin. Sevgilinmiş, ne işin var dinleyeceksin. Güle güle dersin, arkasından da bakarsın sırtı mırtı güzel mi diye. Ben üzülüyorum Rıdvan’a. Spor aleminden birinin bu tip işlerin içinde olmaması lazım. Başka biri olabilir. Ama biz olmamalıyız. Gazlayıp gitmelisin. Rıdvan’ın şunu iyi bilmesi gerekir, biraz sallanırsa yarın kimseyi bulamaz yanında.
Rıdvan ne yaptığını iyi biliyordur. Artısını eksisi iyi biliyordur. İşin sonunun nereye gideceğini de iyi biliyordur. Bir şey yapıyorsan bedeli vardır. Ne yaparsan yap, fatura mutlaka var hayatta. Eğer Rıdvan bir şey yaptıysa faturasını öder, o da bunu biliyordur zaten. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Önce dinleme, ardından öteki iş, Rıdvan için kötü. Keşke aksi olsaydı. Üzüldüm ben.
Bursaspor şampiyon olabilir mi?
Eğer olursa bu Türk futbolu için söylendiği gibi gerçekten bir devrim mi olur? “Bursa’yı yapmazlar” diyenler var... Olabilir mi bu? Bursa’yı istiyorum çünkü üç büyük takımın babalarından kalan mirası ne kadar kolay harcadıklarının tokadı olsun istiyorum. Bu işlerin böyle olmadığı ortaya çıksın istiyorum.
Üç takım döndüre döndüre oldular bugüne kadar. Yıllardır organize suç işleniyor. Çok açık söylüyorum. Ertuğrul Sağlam maça alt yapıdan gelen 7 ya da 8 oyuncuyla çıkıyor. Bu önemli bir olay. Adam top oynuyor, görüyorum bunu ben. Bursa’nın şampiyon olmasını istiyorum ben. 8’inci hafta falandı Ertuğrul Sağlam “Şampiyon olmamız için çok önemli 3 oyuncu olması lazım” diyordu. O takım şimdi geliyor, bunları yapıyor. Üstelik en önemli futbolcuları denilen Sercan, 15 maçtır yok. Şampiyonlukta payı yüzde beş. Bursa diğerlerine göre daha aktif bir futbol oynuyor. “Bursa’yı yapmazlar” diyorlar, seviniyorum çünkü bu rezil sistemin varlığını onaylayan bir cümle. “Acemiler” ya da “Kötü top oynuyorlar” denmiyor, “Yapmazlar” deniyor.
* Hürriyet Gazetesi’nde çarşamba yayınlanan yazınızda Bobo ile Alex arasındaki dostluğa dikkat çekip Bobo’nun F.Bahçe karşılaşmasında penaltıyı bilerek kaçırdığı söylediniz. Bu ağır ve enteresan bir suçlama. Bobo da size dava açmış. Tam olarak ne söylüyorsunuz?
Dava açmış, bilmiyorum, ben de senin gibi okudum. Ama o yazıdan bir şey çıkmaz. Yazıyı iyi okusun, ne dediğimi anlar. Ama panik telaş yapıyorsa, bilmem. Orada psikolojik bir şey var. Mustafa Denizli de attırıp attırmamakta tereddütte kalmış. Mustafa maç sonrası konuşmasında “Bobo hafta boyunca penaltı çalıştı” demiş. Futbolcuları serbest bırakmış.
Geçen haftaki Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinde hakem çok tartışıldı. Sizce hakem kötü niyetli miydi, yeteneksiz miydi?
Beşiktaş-Trabzon maçındaki pozisyon net penaltıydı. Mustafa’nın (Denizli) tepkisi çok normaldi orada. Fenerbahçe maçında Lugano’nun eliyle sürüklemesi net penaltı ve sarı kart. Bilica’nın ilk pozisyonu sarı kart. Ardından toprağı kazma kırmızı. Emre’nin iki tane sarı kartlık hareketi var. Bilica da tamamlayamazdı maçı. Ama Bilica gibi “çok ahlaklı”, çünkü “ahlaksız” dersem dava açar, çok ahlaklı bir futbolcu sarıyla, Emre kartsız bitirdi maçı. Bu hakemin ayıbıdır. Soruyorum, Emre Kasımpaşa’da ya da Bursa’da oynasa kaç maç oynardı acaba? Hakemler Anadolu takımlarına aslan, ötekilerin kuzu. Biri de çıksın bana “Emre oynar” desin, nah oynar! Hakemler bazı futbolcuların şamar oğlanı olmuş durumdalar. Ben bunları söylerken yalnız hakem olarak söylemiyorum, görüyorum sahada ne oluyor, futbolcuydum ben de. Futbolcu hakemlerden çok daha iyi süzer pozisyonu, oyunu çok daha iyi bilir. Hakeme yükleniyorlar hakemler de dağılıyor. Dağılmasalar daha iyi olur. Türkiye’deki hakemler iyi çocuklar, temiz çocuklar, dürüstbaşladılar. Korkuttular. Kokartı çıkartıp popona sokarsa korkarsın! Allah’tan FIFA’yı sokuyor, yerli kokart çok daha büyük. Televizyonda böyle konuşamıyorum işte. Aziz Yıldırım, Selçuk Dereli’ye “Senin kokartını sökerim ....ne sokarım” diyor. Bu ne biliyor musunuz, artık hakemlere ulaşamıyorlar, sistem onların istediği gibi işlemiyor, onun Aziz Yıldırım’daki stresi.
* Şunu mu anlamalıyım bu anlattıklarınızdan, hakemler masum ama futbolu bilmiyorlar ve büyük kulüplerden korkuyorlar.
Hakemler daha iyiler, eski düzen kapıları zorluyor. Düzgünlük istemiyor bazıları. Yöneticiler öyle cambazlıklar yaptı ki geçmişte, tabii ki o düzeni geri istiyorlar. Disiplin, tahkim onlara göre karar versin istiyorlar. Bütün bu kaosu yaratan yöneticiler.
* MHK Başkanı Oğuz Sarvan’ı başarılı buluyor musunuz? Sarvan’ın yerine sizce kim MHK başkanı olmalı.
Oğuz Sarvan düzgün çocuktur. Federasyon da düzgün hareket ediyor. MHK dürüst çalışıyor, namuslu. Ama acemilikler yapıyorlar. Yanlış atama yapıyorlar. Kurullar da düzgün ama zorluyorlar. Öyle bir adam getirmelisin ki, yönetici koldan ısırdığı zaman o boyundan ısıracak. MHK başkanı bir yere girdiği zaman kulüp başkanları ve federasyon başkanı ayağa kalkmadığı sürece bu işler çözülmez. Türkiye’de futbol bu olduğu zaman çözülebilir.
* Futbol Federasyonu’nun çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?
Mahmut Özgener’in MHK ve diğer kurulların işine karışmaması doğru mu? Özgener de daha önce Haluk Ulusoy’un yaptığı gibi hakem atamalarını önceden bilmeli mi? Federasyon düz duruyor ama nereye kadar duruyor acaba. Bastırıyor Aziz Yıldırım. MHK namuslu ama hakemi yanlış tayin ediyorlar, hakemler dürüst ama onlar da korkak. Bazı maçları hakemler değil futbolcular idare ediyor. Hakem açıklandığı zaman o hakemin bulutu maçın üzerine çökmeli. Hakemler çok iyi, çok kibar çocuklar ama futbolu bilmiyorlar ve sevmiyorlar. Dürüstler ama futbolcuların oyuncağı olmuş durumda bazıları. Kurullar değişecek diyorlar. Federasyon değiştirecekmiş. Aziz orayı da korkutmuş. Federasyon başkanı MHK başkanını tayin ediyorsa atamaları da bilmeli. Her şeyden haberi olacak tabii.
* Yazılı ya da görsel medyada görev yapan 9 eski hakem var. Bunlardan birisi de sizsiniz. Bu hakem yorumcuları içinde 3 eski MHK başkanı, 3 de atamalardan sorumlu üye bulunuyor. Hakem yorumcuları pozisyonları defalarca durdurup tekrar izlemelerine karşın çoğunlukla tartışmalı pozisyonlarda farklı düşünüyorlar. Bu çelişkiyi nasıl açıklarsınız?
Hakemlerin hepsi “Bu MHK giderse, ben gelirsem Aziz ile Adnan ile Yıldırım ile ters düşmeyeyim” yorumu yapıyorlar. Bu yalama yorumu yapanlar yarın nasıl MHK olacaklar? Diyet mi ödeyecekler? Ben getirsem ödeyecekler diye bakar kulüp başkanı. Yıllardır yardımcıları kullandılar.
* Takımların bazı hakemleri afaroz etmelerine ve o hakemleri maçlarına istememelerine nasıl bakıyorsunuz? Beşiktaş’ın “Biz bu hakemi istemiyoruz” açıklaması yapmasına karşın MHK’nin Hüseyin Göçek’i derbiye atamasını nasıl karşıladınız?
Hüseyin Göçek, Bilica’nın yaptığının yüzde birini yapmadı onca hataya rağmen. Kriterlerime uyuyorsa Beşiktaş ister istemez, ben atarım.
* Bugün önce Kasımpaşa-F.Bahçe maçı, arkasından G.Saray-Bursa maçı var. Ne olur sizce bu haftaki karşılaşmalar?
Kasaba gidince görürsünüz her koyunu bacağından asıp kıçına da grapon kağıdı sokarlar. Herkes o durumda, kimsenin kimseye bakacak durumu yok. Kendini düşünüyor herkes bu hafta. Bu haftanın özelliği bu. Kasımpaşa ya da Fener yendi, akşamki Galatasaray-Bursa maçına kesinlikle tesir etmez. Çünkü Bursa şampiyonluk maçına çıkıyor. Galatasaray’ı yenerse, Bursa şampiyon. Herkes Fener’i pompalıyor ama Fener de bunu biliyor ki bu haftanın maçı Galatasaray-Bursa. Galatasaray’ın da şampiyonlar ligi iddiası var. Bu Bursa maçına bağlı. İkinci olma şansı var. Şampiyonluk zor, ona yedirmezler artık.
* Yılmaz Vural, Daum’u yenebilir mi?
Her takım, her takımı yenebilir ama şu an. Daum maum değil, Aziz Yıldırım takımı korkutarak bir yere getirdi. Hakemleri, takımı, Daum’u hepsini korkuttu. Ayrıca Yılmaz Vural iyi teknik direktördür. Kasımpaşa iyi top oynuyor. Yenebilir de tabii.
* Aziz Yıldırım devreye girene kadar Fenerbahçe’nin şampiyonlukla ilgisi yoktu.
Aziz Yıldırım akıllı bir adam. Ne yapacağını bilir. Türkiye’de futbolu o idare ediyor. Ben beğeniyorum. Bir cümleyle herkesi duman ediyor. Bunu yapabiliyorsa vallahi az yapıyor. Daha fazla yapması lazım. (kahkaha atıyor) Bobo penaltı çalışmış. Koca bir sene penaltı çalıştı mı acaba? Neyse Mustafa yanına gitmiş “Hayırdır?” demiş. Bobo “Çalışıyorum hocam” demiş. Mustafa da “Ters tepmez mi?” demiş. Sonra dışardan duydum, Mustafa’nın bunu konuşması lazım tabii, penaltı olduğunda “Tayfur’a fırla, Tello atsın” demek istemiş ama takımın penaltıcısının Bobo olduğunu, eğer kaçarsa Tello’yu, Bobo’yu, maçı kaybederiz diye düşünmüş. Düşünmüş oğlu düşünmüş yani. Hakemlere “Yürekli olun” diyor. Sen de yürekli ol, attırma o penaltıyı Bobo’ya. Ya da birinci golden sonra Holosko’yu 84’de alma yani.
Ben olsam Bobo’ya attırmam, Bobo’nun yerinde olsaydım da atmazdım. Hakeme “Önce bir sahayı düzeltin, öyle atayım” derdim. Topçu oynayacağı hikâyeyi bilmiyor. Topu çukura koydu Bobo. Ben televizyon seyrederken “Kaçırma şansı çok yüksek” dedim. Beşiktaşlılar bunu yapmadı çünkü maçta değiller. Fenerbahçe kulüp olarak hep maçta. Psikolojik gerilim var hep Fener stadında. Aziz Yıldırım televizyonlara telefon açıp “Bilica’nın görüntüsünü niye bu kadar gösteriyorsunuz” diye konuşuyor.
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.