Türkiye'nin 1 numaralı yazarı Yılmaz Özdil, Şike Operasyonu'nun arkasındaki çok gizli bilgileri açıklıyor:
“Bu operasyon, yüzde 100 Türk malı... Almanya'yla ilgisi yok... Türkiye Futbol Federasyonu'nun ısrarı, Sarıyer Savcısı'nın ve İstanbul Emniyet Müdürü'nün çabalarıyla gerçekleştiriliyor."
"Her şey Aralık 2008’de başlıyor, gözaltına alınacakların sayısının 100’ü aşacağı söyleniyor. Operasyon daha bitmedi! Arkası gelecek. Bittiği gün de Sarıyer Savcısı her şeyi bizzat açıklayacak”
Gündeme bomba gibi düşen şike operasyonu, Türkiye’yi sarsıyor... Aralarında milli futbolcularımız Arif Erdem, Fatih Akyel, Evren Turhan’ın da bulunduğu, 46 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınacakların sayısının 100’ü aşacağı söyleniyor.
*****
Ve, bu haber şöyle veriliyor:
“Bochum Savcılığı’nın yolladığı 600 sayfalık belgenin ışığında yapılan operasyonda...”
*****
Peki, gerçek bu mu?
*****
Yani, Türk Futbolu’nu içten içe kemiren ‘şike’ciler, gerçekten Alman Savcısı’nın çalışmaları sonucunda mı ortaya çıktı?
*****
Gururla söylüyorum ki, hayır...
*****
Bu işin, Alman Savcısı’nın yaptığı çalışmalarla ilgisi yok... Bu iş, tamamiyle, Türkiye Futbol Federasyonu’nun ısrarı, Sarıyer Cumhuriyet Savcısı’nın ve İstanbul Emniyet Müdürü’nün çabalarıyla ortaya çıkarıldı.
*****
İşte, olayın perde arkası...
*****
Sene, 2008.
Aylardan, Aralık.
Türkiye Futbol Federasyonu’na bir ihbar geliyor. İhbarı yapan, resmi bahis şirketi, İnteltek... Bir gün sonra oynanacak olan 3 maçta manipülasyon yapılmış olabileceği öne sürülüyor. Aynı gün, Federasyon’a bir ihbar mektubu daha geliyor. İkinci ihbarın sahibi, Spor Toto... Spor Toto da, bir gün sonra oynanacak olan, ‘aynı 3 maçta’ manipülasyon şüphesi olduğunu söylüyor. Maçlar oynanıyor... Ve, o maçlar, ihbar edildiği sonuçlarla bitiyor. Yani, bir anlamda ihbarlar doğrulanıyor... Ama delil? O yok...
*****
Futbol Federasyonu, işin üstünü örtmüyor, hasıraltı etmiyor, Başkan Mahmut Özgener’in talimatıyla derhal bir araştırma komisyonu kuruyor. Spor Toto da, adı geçen şüpheli 6 takımı, bahis dışı bırakıyor... Araştırma komisyonu çalışıyor, inceliyor, bir rapor hazırlayıp, Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu’na sunuyor. Bu rapor özetle, “Rastlantıya yer vermeyecek şekilde manipülasyon görülüyor, başka maçlar da var, ancak, delil elde edilemedi” diyor.
*****
Normalde, delil olmadığı için, dosyanın kapatılması gerekiyor. Bundan önce hep öyle yapılmıştı. Futbol Federasyonu ise, öyle yapmıyor... Dosyayı kapatmıyor. İlk hamle olarak, adı geçen 6 takım, Disiplin Kurulu’na sevkediliyor. Hatta, bu süreçte, Futbol Federasyonu ağır şekilde eleştiriliyor, ‘üstünü örtmekle’ suçlanıyor. Halbuki, üstü örtülen bir konu yok, tam tersine, sessiz ve derinden çalışılıyor.
*****
Disiplin Kurulu, çalışıyor, şikeye bulaşan futbolcuların isimleri tespit ediliyor. Liste uzun... En önemlisi, Türkiye’de şike olaylarını organize eden ‘kişi’nin ismi tespit ediliyor.
*****
Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener, bu dosyayı koyuyor koltuğunun altına, Temmuz 2009’da, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’a gidiyor... “Bizim tespitlerimiz bu yönde, ancak, polis değiliz, savcı değiliz, delil elde edemiyoruz, lütfen bize yardımcı olun” diyor. İstanbul Emniyet Müdürü’nün yanından çıkıyor, Sarıyer Cumhuriyet Savcısı’na gidiyor... Aynı şekilde, “Bizim elimizde böyle bir dosya var, isimler var, manipülasyon yapıyorlar, polis değiliz, savcı değiliz, delil elde etmek için bize yardımcı olun” diyor.
*****
Ve, Türkiye Futbol Federasyonu,
4 Ağustos 2009’da, Sarıyer Cumhuriyet Savcılığı’na ‘resmi’ başvurusunu yapıyor.
*****
Kimsenin haberi yok.
*****
Savcı ve polis, çalışmaya başlıyor. Telefonlar dinleniyor, takipler yapılıyor. Kimsenin ruhu bile duymuyor... Futbol Federasyonu ile savcı ve polis arasında müthiş bir uyum var. Taraflar, sık sık bir araya geliyor, bilgi alışverişinde bulunuyor. İşler tıkır tıkır yürüyor.
*****
Kasım ayına gelindiğinde, Bochum olayı patlıyor. Bochum Savcısı, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkelerde bahis şikesi yapıldığını ortaya çıkarıyor. Türkiye Futbol Federasyonu, derhal temas kuruyor... Avrupa’da Bochum Savcısı’ndan bu dosyayı alan ilk ülke, Türkiye oluyor... Aynı şekilde, Sarıyer Savcısı da, bizzat temas kurarak, Bochum Savcısı’ndan ilgili dosyayı alıyor... Görülüyor ki, Türkiye’de yürüyen operasyonla, Almanya’nın yürüttüğü operasyonda ortak isimler var.
*****
Neticede, Sarıyer Savcılığı’nın çalışmaları tamamlanıyor, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün merkez üssü olarak başlatıldığı operasyonda, 26 şehirde 46 kişi enseleniyor...
*****
Ve, herkes bu operasyonun Bochum Savcısı’nın başlattığı operasyon olduğunu yazıyor!
*****
İşin aslı işte bu...
*****
Bu operasyon, yüzde 100 Türk malı... Almanya’yla ilgisi yok... Futbol Federasyonu’nun ısrarı, Sarıyer Savcısı’nın ve İstanbul Emniyet Müdürü’nün çabalarıyla gerçekleştiriliyor.
*****
Futbol Federasyonu Başkanı Sayın Mahmut Özgener’le konuştum... Operasyonun perde arkasını tüm detaylarıyla anlattı. Sarıyer
Savcısı ve İstanbul Emniyet Müdürü’yle aralarında geçen konuları ise, devam eden operasyon nedeniyle anlatmadı. “Sayın Savcı ve Sayın Emniyet Müdürü’yle mükemmel bir işbirliği yapıldı, kendilerine teşekkür ederim” dedi.
*****
“Operasyon bitti mi?” derseniz... Hadi onu da söyleyeyim, bitmedi! Arkası gelecek. O nedenle, bildiklerimizi ‘şimdilik’ saklı tutuyoruz.
*****
Operasyon bittiği gün, bizzat Sarıyer Savcısı bir basın toplantısı yapacak ve yukarıda anlattığım hadiseyi, tüm detaylarıyla kamuoyuna açıklayacak.
*****
Özetle...
Türkiye, bünyesindeki çürük elmaları, bizzat kendi namuslu, dürüst insanlarıyla ayıklıyor... Türkiye Futbol Federasyonu’na, Türk polisine, Türk savcısına teşekkür borçluyuz.
Yılmaz Özdil
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.