NİYAZİ AKDAŞ'DAN BOMBA AÇIKLAMALAR...

Gençlerbirliği Kulübü'nde 4. ayını tamamlayan başkan Niyazi Akdaş, Klasspor'a çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bülent Atlas sordu, Gençlerbirliği Kulübü Başkanı Niyazi Akdaş cevapladı. İşte o çok konuşulacak röportaj…

“GÖZLERİM YAŞARDI”
İlk başlarda yeni kurulmuş bir yönetim olmanın sancıları vardı. Bunu atlattık. Genç futbolcular hariç hemen hemen tüm futbolcular gitmişti. Transfere başladık. Bunların kaynaşması çok kolay olmuyor. Kendimize bir bütçe belirledik. Bunun içinde kalmaya çalıştık. Az biraz aştık galiba. Bunu da ben telafi edeceğim. Kulübe mali yük getirmemeye çalışacağız. Uyumlu bir ekibimiz var. Ufak tefek tartışmalar olsa da masada kalktığımızda hepimiz birbirimiz anlayışla karşılıyor ve birlik beraberlik içinde hareket ediyoruz. Deplasmanlara beraber gidip, mutluluklarımızı birlikte paylaşıyoruz. Balıkesir deplasmanındaki soyunma odasındaki görüntü beni gerçekten çok heyecanlandırdı. Gözlerim yaşardı. Oyuncularıyla, yöneticileriyle bir aile takımı gördüm. İşallah daha güzel günleri beraber yaşayacağız.

UYUMLU ÇALIŞMA VE BAŞARI…
Genel kuruldaki vaatlerimizden birisi şeffaflıktı. Üyelerimize ve taraftarlarımıza karşı hep açık olduk. Taraftarlarımızla sık sık beraber oluyoruz. Değerli divan kurulumuzla ayda bir toplantı yapıyoruz. Kulübümüzün mali durumuyla ilgili onlara gayet açık şekilde hesap veriyoruz. Divan kurulumuzu çalışması gerektiği gibi çalıştırıyoruz. Kulübü kurumsallaştırma adına epey ilerleme gösterdik. Envanter çalışmasını tamamladık. Genel müdürümüz, sportif direktörümüz, hocamızla uyumlu bir şekilde çalışıyoruz. Uyumlu çalıştığımız için yanında başarı da geliyor. 

“CAVCAV’I DA AİLESİNİ DE SEVERİM”
Beni kulübe başkan vekili İlhan Cavcav yapmıştı. Ben de görevimi layıkıyla yerine getirmeye çalıştım. Ayrılmamı istediğinde bunun bir aile sorunu olduğunu söyledi. Anlayışla karşıladım. İçimde hafif bir kırıklık vardı ama fazla da üzülmedim. Gençlerbirliği başkanı olmayı tabi ki isterdim. Böyle şerefli bir kulübün başkanı olmayı kim istemez ? Şu anda çok mutluyum. Gençlerbirliği tarihindeki başkanların isimlerini gördüğümde ve adımın da orada yer alacağını bilmek beni çok mutlu ediyor. Maç kazanınca o gece çok rahat uyuyorum ama kaybettiğimizde sabaha kadar maçı yaşıyor ve uyuyamıyorum. Herkesin söylediğinin aksine Cavcav’ı seven bir insanım. Ailesini de severim. İş hayatımızda da görüşüyoruz. 

“14 KİLO VERDİM”
Gençlerbirliği başkanı olduktan sonra 14 kilo verdim. İlk başlardaki kötü sonuçlardan sonra uykusuzluktan kilo verdim ama şimdi çok iyi ve dinç durumdayım. Ailem başkan olmamı çok istemiyordu. Ben istiyordum ve yeterli oldu. Oğlum da hasta Gençlerbirlikli olma yolunda ilerliyor. Ailemde herkesin yüreği Gençlerbirliği için atıyor.

MURAT CAVCAV’IN ZİYARETİ…
Seçimden önce Murat Cavcav beni ziyarete geldi. Çok üzgündü. Kalbinde 2 stent olduğundan bahsetti. Geceleri uyuyamadığını söyledi. Ben de kalbimdeki stentin üzerine 5 tane by pass olduğunu söyledim. ‘Etrafına daha iyi bir kadro seçseydin böyle olmazdı, 4 yılda bir kere gelip benimle konuşmadın. Kimseye fikrini sormadınız.Her şeyin en iyisini bildiğinizi zannettiniz. Bu bir ekip işi. Siz doğru olsanız bile ekibinizdeki kişiler doğru değilse sonuçların doğru olması da mümkün değil’ dedim. ‘Ağabey sen al’ dedi. ‘Nasıl ben alacağım ? Tamam genel kurula kadar bazı ödemeleri yapayım ama sonra genel kurulda yeniden aday çıkmayacağınızı nereden bileyim. Gelsek gelsek genel kurulda geliriz’ dedim. Arkadaşlarımızla konuşarak adaylığımızı açıkladık.

ADAYLIKTAN ÇEKİLME SÜRECİ…
Ziyaretimiz sırasında Sayın Mehmet Soylu ile arasında problem olduğunu ve kendisini yönetimde istemediğini söyledi. Ben de kendisini yanlış tanıdığını, Mehmet Soylu ile yakından tanıştığında fikrinin değişeceğini söyledim. ‘İsterseniz yanınıza getirir sizden özür diletirim ama ben onun kadromda olmasını istiyorum’ dedim. Ondan sonra sosyal medyada ‘Mehmet Soylu gitti elini öptü’ gibi yanlış haberler çıktı. Bundan Mehmet kardeşimin üzüldüğünü gördüm. Ben aralarındaki husumet bitsin diye götürdüm. Mehmet Beyin üzüntüsüne ben de kahroldum ve çekildiğimi açıkladım. Ben Gençlerbirliği başkanı olacağım diye insanları böyle üzüyorsam benim orada yerim yok. Daha sonra Arda Beyi aradım. ‘Arda Bey, kulüp başkansız kalmasın. Başkan olmak ister misin?’ dedim. ‘Ben istemem ağabey’ dedi. Ne olduysa bir gün sonra ‘adayım’ dedi. Kendisine yanında olduğumuzu ve sonuna kadar destekçisi olacağımızı söyledim. İki gün sonra adaylıktan vazgeçtiğini açıkladı. Yönetime yazacak adam bulamadığını söyledi. Gençlerbirliği üyeliğinden de ayrılacağını, eşiyle kavga ettiğini söyledi. Cavcav bırakacak, Arda Bey aday olmuyor, kulüp kayyuma gitmesin diyerek yeniden aday olmaya karar verdim. Benden iyi yapacak birisini bulsaydım aday olmazdım. Ben yönetim belirlerken hiç zorlanmadım. Yazamadığımız isimler oldu. Yönetim sayısı da eski döneme göre düştü. Eskisi gibi olsaydı daha da güçlü olurduk. 

ARDA ÇAKMAK-ARİF ÖLMEZ KONUSU…
Ben isterim ki bu ekipte çatlak olmasın, bu ekip birlik beraberlik için de çalışsın. Görüyorum ki bu ütopik bir hayalmiş. Arda Bey, Arif Bey ile birlikte olmak istemedi. Ben Arda Bey’i davet ettim.  Tüzüğü de değiştirerek kendisine başkan vekili olmayı teklif ettim. Kendisi Arif Beyle çalışmayacağını söyledi. İkisini bir araya getirdim ama konuşmadılar. Arif Beye herkes laf söylüyor ama Arif Bey, Arda Bey’in gelişini kabul etti. Arda Bey, Arif Bey’i istemedi. Bu sefer 2 gün sonra Arda Bey aradı. ‘Tamam Ağabey ben varım’ dedi. Bu esnada onun yerine başkasına söz verdim. ‘Ben sana sorduğumda sen kabul etmedin. Ben de o koltuğu başkasıyla doldurdum’ dedim. Dolduran arkadaştan da inanılmaz katkı alıyorum.

‘Benden sonra Arif Ölmez gelir’ ifadesi sürçü lisandı. Kulüp başkanı atayacak pozisyonda değilim. Delege kimi isterse onu seçer. Başkan vekili olduğu için o ismi zikrettim. Bence başkandan sonra başkan vekilinin gelmesi sistemin devam etmesi bakımından doğru bir harekettir. Ben Avrupa Birliği’nde çok yerde başkan vekilliği yaptım. Orada teamüllerde bir sonraki dönem başkan vekili başkan olur, başkan da yönetimde devam eder. Biz de böyle bir şey yok. Bu neden sistem karmaşası yaşıyoruz. Ama Avrupa’da böyle değil.

“CAVCAV AİLESİ BU KULÜP İÇİN HİÇBİR ZAMAN TEHLİKE DEĞİLDİR”
Fabrikadaki işçilerimi kulübe üye yapmadım. Genel kurulda söz verdim. Üye yapacağım insanlar Gençlerbirliği’ne gönül veren insanlar olacak. Çakma üyeler olmayacak. Muammer Akyüz başkanlığında bir üye komisyonumuz var. 250 civarında üye yaptık. 50 kişi kadar bekleyen var. İnceleyerek ilerliyoruz. Aidatını ödemeyen eski üyeler var. Bunların kimisi unutkanlıkla kimisi Gençlerbirliği ile ilgili olmadığı için ödemiyor. Kendilerine SMS atarak bilgilendirdik. Ödemesini yapanlarla devam edeceğiz. Ödemesini yapmayanların üyeliğini silmeyle ilgili çalışma yapacağız. Cavcav ailesini ve ellerindeki 600 üyeyi tehlike olarak görmüyorum. Cavcav ailesi bir şey olduğunda yanımda olacaklarına inanıyorum. Cavcav ailesi bu kulüp için hiçbir zaman tehlike değildir. 

 Yönetimimizin ahengi son derece iyi. Herkesin aynı fikirde olması mümkün değil. Herkes fikrini söylüyor ve doğrusunu bulmaya çalışıyoruz. Gayet demokratik bir ortam var. Ben çok mutluyum. 

“MANSUR YAVAŞ’IN ANKARA ŞEHRİNİN BELEDİYE BAŞKANI OLDUĞUNU HATIRLAMASI LAZIM”
Sayın Belediye Başkanı (Mansur Yavaş) genel kuruldan önce bana ‘Kulübe başkan ol, size vermediğim paraları vereceğim’ dedi. Kaç gün oldu belediyeden bir kuruş para almadık. Bu beni üzüyor. Kendisini iki kere ziyaret ettim. Sn. Kemal Kılıçdaroğlu tebrik için aradığında istirham ettim. Bize ayrılan paranın ödenmesini hatırlatmasını rica ettim. İYİ Parti’den Koray Bey’e söyledim. Sonuçta CHP ve İYİ Parti’nin ortak bir adayı var ortada. Ama hiçbir şey olmadı. Bizim maçların hiçbirisine gelmiyor ama Ankaragücü’nün tüm maçlarına gidiyor. Ankara şehrinin belediye başkanı olduğunu hatırlaması lazım. Biz onu seviyoruz, destekliyoruz. Ankaragücü ile oynadığımız maçta kırgınlığım var. Biz Ankaragücü ile 180 dakika boyunca rakibiz ama onun dışında Ankaragücü’nü seviyorum. Ankaragücü bizi 2-0 yendi. Her iki golde de Sayın Belediye Başkanımız Ankaragücü Başkanı Faruk Koca ve yönetimiyle çak yaptı. Çok kırıldım yani.

20 MİLYONLUK KREDİ DETAYLARI…
Ben 17 yaşında babamı kaybettim. O günden bu yana kimseden para istemedim. Ama Gençlerbirliği’nin başına geldiğimden beri kapı kapı geziyorum. Zoruma da gidiyor. Gençlerbirliği sevdası burada üstün geliyor. Ne yapacaksın ? Bir noktada futbolculara ödeme yapman gerekiyor. Eski borçları kapattık gibi. Türk futbolculara hiç borcumuz kalmadı. Yabancı oyunculardan kulüpten ayrılanlara biraz borcumuz var. Türk olup ayrılanlara da biriz borcumuz var. Halil İbrahim ile biraz önce konuştuk. Alacağında indirim yaptı. Vadeli bir şekilde ödeyeceğiz. Ödüyoruz. Yeni aldığımız transferlerin peşinatlarını ödedik, taksitlerini ödedik, maaşlarını ödedik. Galibiyetin primlerini ertesi gün ödüyoruz. Ha parayı nereden bulduk ? Bir kısmını bağıştan bulduk. Bir kısmını ben verdim. Yönetimdeki arkadaşlarımız verdiler. Halk Bankası’ndan 20 milyon TL’lik bir kredimiz çıktı. Sosyal medyada yüzde 28 faizle kredi aldığımız yazılıyor. Yüzde 28 faizli kredi mi var Türkiye’de ? Faiz oranımız yüzde 19. Aldığımız krediden 7.5 milyonu ile daha önce alınan yüzde 22’lik krediyi kapattık. İnsanlar konuşuyor ama boş konuşuyor. Sorsalar ben doğrusunu söylerim. Yazdıklarının Gençlerbirliği’nin camiasına ne faydası olduğunu anlamakta zorluk çekiyorum. 

Deplasman fonu diye bir fon oluşturduk. Yönetimden herkes onun için bir destek yapıyor. 16 deplasmanın parası ayrıldı. Bir sıkıntı yaşamayacağız.

ÖZCAN BİZATİ KONUSU…
Özcan Bizati ile anlaşmak istedim. Bunda en büyük etken taraftarın istemesiydi. Benim ona gönlüm kırıktı. Ben 3 maçı Özcan Hoca’nın yanlış oyuncu değişiklikleri ve hatasıyla kaybettiğimize inanıyorum. Kendisi de ilk defa Süper Lig’de hocalık yapıyordu. Hoş görülebilirdi ama o sayede Süper Lig’den düştük. Bugün Süper Lig’de olsak o borcu rahatlıkla ödeyebilirdim. Şimdi zorlanıyorum. Burada gelirlerimiz 20 milyona düştü. Süper Lig’de olsak 100 milyon olacaktı. Bir de Özcan Hoca neredeyse kulübün tapusunu istedi. 5 yıllık kontrat istedi. Benim başkanlığım 1 yıl. Uzar uzamaz onu bilemem.

Ama genel kurulda verdiğim taahhüt borçları bir miktar azaltamazsam, bir miktar sportif başarı elde edemezsem (şampiyonluk değil) ha şampiyon olmayı istemez misin, seve seve isterim. Bu bütçeyle bu ligde şampiyonluk zor. Devre arasında bir yerlerden fon bulursak, belediye başkanı iyi bir para verirse mesela, 1-2 takviye ile onu da zorlama niyetim var. Benim taahhüdüm o değildi. Benim sportif başarıdan taahhüdüm ilk 8. Borcu da bir miktar indiremezsem bu koltukta oturmam dedim. Bu 1 yıl için 5 yıl Özcan Bizati ile nasıl sözleşme imzalayayım ? Bütün altyapı takımlarının hepsini ona vereceğim, sportif direktörlüğü de ona vereceğim. Kulübün anahtarını da ona vereceğim. Biz ne yapacağız. ‘Al bu koltuğa da otur’ diyecektim. Birgün ‘Çok soğuk, donuk duruyorsun, senden heyecan alamıyorum. Oyuncular da senden heyecan alamıyor. Biraz daha canlı takip etsen maçları’ dedim. Alındı. Onunla konuşmamdan hemen sonra Anadolu Ajansı geldi. Oraya da aynısını söyledim. Sonrasında kendisi geldi. ‘Ben sizinle çalışmıyorum, benim hakkımda böyle konuştunuz’ dedi. 

Metin Diyadin’den ben de futbolcular da frekans alıyor. Eli cebinde hoca istemiyorum. Hoca o heyecanı yaşamalı, o zevki almalı. Metin Diyadin, eski futbolcumuz, tanıyoruz. Gençlerbirliği’ne kötülük yapmayacağını bildiğimiz birisi. Gençlerbirliği’ni seven bir isim ve burayı tanıyor. Bu yüzden istedik. 

“METİN DİYADİN VE BAKİ MERCİMEK İLE DEVAM EDECEĞİM”
Divan kurulu dahil her yerde 4 maç sonunda hoca değişikliği konuşulmaya başlandı. Onlara da söyledim. Metin Hoca ve Baki Mercimek ile devam edeceğimi söyledim. Devam edince de ne kadar doğru karar verdiğimizi gördüm. Metin Hoca çalışmaktan çok mutluyum. Metin Hoca o kadar iyi bir insan ki. Kendisi de biliyor kulübün ne durumda olduğunu. Kendisi de istemez mi Messi’yi getirmemiz. Belirlediğimiz bütçe içinde kaldı.

500 bin Euro bir yere gitti deniyor. Bütün yabancı oyuncuların maliyeti 1 milyon 350 bin Euro. 500 bin Euro bunun yüzde 40’ı eder. Böyle bir şey olabilir mi ya ?  Transferlerin hiçbiri menajer yoluyla alınmadı. Oyuncuları inceledik ve kendilerine ulaştık. Yabancı oyuncular kendi menajerleriyle geldi. Türk oyuncuları kulübe davet ettik. Sözleşme imzaladılar. Kerim Avcı, ‘Ben burada paramı alamam’ gibi bir fikre kapılmış. Sonrasında ayrıldı. O dönemde futbolcularda o fikir ve futbolcularda hafif bir küskünlük vardı. Kendileriyle konuştuk. Şu anda bir aile gibiyiz. Herkes çok mutlu. 

PRİM SİSTEMİ…
Prim sistemimiz şu şekilde. Deplasman galibiyetleri 10 bin, iç saha maçları 7 bin 500 TL. Balıkesirspor maçı soyunma odasında gaza getirdiler. Primi arttırdık. Çok da mutlu oldum. Farkı da cebimden vereceğim, kulüpten vereceğim. 

ALTYAPIYA BAKIŞI NASIL?
Gençlerbirliği düştü, yönetimi değişti. Hacettepe de düştü, yönetimi değişmesi normal. Güvendiğimiz bir arkadaşımız orada göreve başladı. 4 aydır Gençlerbirliği’nden Hacettepe’ye 1 kuruş katkı verilmiyor. Kendi kendilerine idare ediyorlar. Prensip olarak altyapımızdaki oyuncuların A takıma gelmeden Hacettepe’de oynamaları lazım. Direk altyapıdan Gençlerbirliği’ne alırsanız, Hacettepe’ye yollamakta zorlanıyorsunuz. Önce Hacettepe A takımı, sonra Gençlerbirliği A takımı şeklinde ilerleyeceğiz. İstisnalar hariç. U19’dan kimse A takım alınmayacak. Önce Hacettepe’de pişecek. 

Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’ya da genel kuruldan önce bir pilot takım bulmaları yönünde tavsiyede bulundum. Hacettepe’yi istedi. Ben başkan değilim ki, nasıl vereyim ? Sonra da vermem dedim. Bana lazım. Hacettepe, Gençlerbiriği için çok önemli bir kulüptür. 

Divan kurulumuzdan 3 arkadaşımızı altyapıyla ilgilenmeleri için görevlendirdim. Sabah 8, akşam 8 çalışıyorlar. İlçelerde futbol okulları açıyoruz. Oradan altyapımıza futbolcu kazandıracağız. Gençlerbirliği altyapısını yeniden canlandırmak istiyoruz. 4-5 sene sonra iyi sonuçlar alacağımıza inanıyorum. U12 takımında 4-5 futbolcumuz var ilerde star olurlar. Bu kulüp rahmetli Cavcav’ın dönemindeki gibi ele muhtaç olmadan yoluna devam edecektir. 

ŞİRKETLEŞME KONUSU…
Şirketleşme ile ilgili son bir çalışmamız var. Kulübü satmaya kimsenin gücü yetmez. Kimseye de sattırmayız. İlk ben karşı çıkarım. Mevcut borcu eldeki imkanlarla ödemek mümkün değil. Bankalardan kredi istedik. Ancak alabildiğimiz 20 milyon TL. Daha fazla alsak daha fazla faiz ödeyecektik. Faizli borç geçiş için iyidir. Uzun dönem için kötüdür. Ne yapmak lazım ? Bir şirket kurup, çoğunluk hissesini vermemek şartıyla kulübü ortak edip yabancı bir grupla bu ortaklığı sağlayabilir miyiz diye bir çalışma içindeyim. Şu an kafama yatan bir şey yok. Ama olursa hemen genel kurulu çağırıp onlara izah edeceğim. Onlar da kabul ederse bu yola gideceğim. Çoğunluk hissesi bir kere kulüpte olacak. Geri alım hakkı olacak. O şartları sağlayan bir birliktelik olursa bunu genel kurula getireceğim. Bir iki teklif var ama daha oturmuş bir şey yok. Karşı taraf çoğunluk isterse ben direk o masadan kalkarım. Ne Gençlerbirliği’ni satarım, ne de sattırırım. 

“MURAT CAVCAV İNKAR ETMEZ”
Murat Cavcav, borcun 90 milyon olduğunu söyledi. Ben de daha fazla olduğunu söyledim. İddiaya girdik. 100 milyonun üzerindeyse borç 18 milyonluk alacağını vermeyecektik. Geldiğimizde de borcun 137 milyon olduğunu gördük. Borcun silinmesiyle ilgili sonrasında konuşmadık ama inkar etmez. Kendisi İlhan Cavcav’ın oğludur. İnkar etmez. 

KULÜBÜN BORCU…
Borçlardan belli bir iniş oldu. Belli paralar geldi. Bu arada yeni transferler de yaptık. Borç inmemiş olabilir. Yabancı oyuncuların açtığı davalar var. Yine transfer yasağı geldi. Allah’tan transferleri tamamladık. Anlaşmaya çalışıyoruz. Takside bağlayıp indirirlerse öderim. Bankadan aldığımız krediyle önceki bir krediyi kapattık. Kalanını güven parası olarak tutuyoruz. O da faizde. Faizi zaten diğer faizini karşılıyor. Ufak bir fark kalıyor arada. Bir de öğüt veriyorlar. Benim kadar faizi bilen adam var mı? Milyon dolarlık faizler kullanıyoruz. Kimse merak etmesin kulübü kötü bir yola sokmam. 

HEDEF…
Ligde çok güçlü takımlar var. Benim hedefim son 7-8 olmak değil. İlk 8’de olmak, ortalarda olmak. O nedenle fazla transfer yapmak zorunda kaldık. Her bölgede iki oyuncu olması lazım. Çift forvetle oynayan tek takımız. Sandro Lima sakatlandı. 6 hafta yok. Sistem değiştirmemiz lazım. Orta sahamız kuvvetli ama gerimiz çok genç. Transfer sayısı çok değil.

DAİRELERİN DURUMU…
Ben tespit edemediğim bir şey hakkında konuşamam. Kulüp soyulmuş olabilir. Ama kimin ne aldığını bilmeden bir söyleyemem. Herkes günü geldiğinde yaptığı günahın altında ezilir. Bu yönetim ibra oldu. İbraya karşılık bir dava açıldı. Sonucunu göreceğiz. İnşaat işi beni de rahatsız ediyor. Orada bir şeyler olmuş herhalde. Arkadaşı çağırdım, ‘Elini vicdanına koy, Gençlerbirliği kamu yararına kurulmuş bir kurumdur. Kamu görevi yapıyor. Sen bunu parasını 10 milyon vermişsin, 120 daire satmışsın. Bunun karşılığı 10 milyon lira mıdır ?’ dedim. Bir hafta müsaade istedi. Sonra geldi, ‘Ağabey, elimi vicdanıma koydum dedi. 8.6 milyon TL var kulübün bende alacağı. Ama 3 milyon vereyim anlaşalım’ dedi. Ne yaparsın bu durumda ? Şeriatin kestiği parmak acımaz, davam devam ediyor. Anlaşılabilir, makul bir miktar söyleseydi davayı geri çekecektim. Ama çekmem.

Eskileri inceleyince bir çok şey görülüyor ama konuşmak istemiyorum. Her ne kadar başkaları bozmak istese de ben bu camianın birlik-beraberliğini bozmak istemiyorum.

“ALDIĞIM HER İŞİ BAŞARDIM”
Bugüne kadar aldığım her işten başarılı çıktım. Başaramadığım tek iş yok. Burada da başarmak için elimden geleni yapacağım. Başaramazsam da koltuktan kalkacağımı herkese deklare ettim. Şu anda çabalıyorum. Kimse uğraşmasın, Mayıs ayına kadar kimse beni bu sevdamdan, yolumdan döndüremez. Sosyal medyayı artık okumuyorum. Okursam gözüme uyku girmiyor.